Muhammed aleyhisselâmın faziletlerini bildiren yüzlerce kitap vardır. Fazilet, üstünlük demektir. Üstünlüklerinden sekseniki adedi aşağıda bildirilmiştir:
1- Mahlûklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın ruhu yaratılmıştır.
2- Allahü teâlâ, onun ismini Arşa, Cennetlere ve yedi kat göklere yazmıştır.
3- Hindistânda yetişen bir gülün yapraklarında (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) yazılıdır.
4- Basra şehrine yakın bir nehirde tutulan balığın sağ tarafında Allah, sol tarafında
Muhammed yazılı görülmüştür. Bunlara benzeyen vak’alar çoktur.
5- Muhammed aleyhisselâmın ismini söylemekten başka vazifesi olmayan melekler vardır.
6- Meleklerin hazret-i Âdeme karşı secde etmeleri için emir olunması, alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru bulunduğu için idi.
7- Adem aleyhisselâm zamanında namaz için okunan ezanda, hazreti Muhammedin (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ismi de söylenirdi.
8- Allahü teâlâ bütün Peygamberlere emir etti ki, Muhammed aleyhisselâm sizin zamanınızda Peygamber olursa, ona imân etmeleri için ümmetlerinize de emrediniz!
9- Tevratta, İncilde ve Zeburda Muhammed aleyhisselâmın ve dört halifesinin ve eshabından ve ümmetinden bazılarının isimleri bildirilmiş ve medh olunmuşlardır. Allahü teâlâ, kendinin Mahmûd isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habîbine isim koymuştur. Allahü teâlâ, kendi isimlerinden Raûf ve Rahîm isimlerini Habîbine de vermiştir.
10- Dünyaya geldiği zaman, melekler tarafından sünnet edilmiştir.
11- Dünyaya geleceği zaman, çok büyük alâmetler görülmüştür. Tarih ve mevlid kitaplarında yazılıdır.
12- Dünyaya gelince, şeytanlar göke çıkamaz, meleklerden haber çalamaz oldular.
13- Dünyaya geldiği zaman, yeryüzündeki bütün putlar, tapınılan heykeller yüzüstü devrildiler.
14- Beşiğini melekler sallardı.
15- Beşikte iken gökdeki ay ile konuşurdu. Mübârek parmağı ile işaret ettiği tarafa meyl ederdi.
16- Beşikte iken konuşmağa başladı.
17- Çocuk iken, açıklarda gezerken, başı hizasında bir bulut da birlikde hareket ederek gölge yapardı. Bu hâl, Peygamberliği başlayıncaya kadar devam etti.
18- Üç yaşında iken ve kırk yaşında Peygamberliği bildirildiği vakit ve elliiki yaşında mi’râca götürülürken, melekler göğsünü yardı. Cennetten getirdikleri leğen içinde Cennet suyu ile kalbini yıkadılar.
19- Her Peygamberin sağ eli üstünde nübüvvet mührü vardı. Muhammed aleyhisselâmın ise, sol kürekteki deri üzerinde kalbi hizasında idi. Cebrâil aleyhisselâm kalbini yıkayıp, göğsünü kapadığı zaman Cennetten getirdiği mühür ile sırtını mühürlemişti.
20- Önünden gördüğü gibi, arkasından da görürdü.
21- Aydınlıkta gördüğü gibi, karanlıkta da görürdü.
22- Tükürüğü acı suları tatlı yaptı. Hastalara şifâ verdi. Bebeklere süt gibi gıda oldu.
23- Gözleri uyurken, kalbi uyanık olurdu. Bütün Peygamberler de böyle idi.
24- Ömründe hiç esnemedi. Bütün Peygamberler de böyle idi.
25- Teri gül gibi güzel kokardı. Bir fakir kimse, kızını evlendirirken, kendisinden yardım istemişti. O ânda verecek şeyi yoktu. Küçük bir şişeye terinden koyup verdi. O kız, yüzüne, başına sürünce, evi misk gibi kokardı. Evi (güzel kokulu ev) adı ile meşhûr oldu.
26- Orta boylu olduğu halde, uzun kimselerin yanında iken, onlardan yüksek görünürdü.
27- Güneş ve ay ışığında yürüyünce, gölgesi yere düşmezdi.
28- Bedenine ve elbisesine sinek, sivri sinek ve başka böcekler konmazdı.
29- Çamaşırlarını ne kadar çok giyse, hiç kirlenmezlerdi.
30- Her yürüdüğü zaman, arkasından melekler gelirdi. Bunun için, Eshâbını önden yürütür, arkamı meleklere bırakın derdi.
31- Taş üstüne başınca, taşta ayağının izi kalırdı. Kum üstünde giderken hiç iz bırakmazdı. Açıkta abdest bozduğu zaman, yer yarılıp bevl ve benzerleri toprak içinde kalırdı. Oradan etrafa güzel kokular yayılırdı. Bütün Peygamberler de böyle idi.
32- Hacamat kanından içenler oldu. Bunu işitince, (Cehennem ateşi onu yakmaz) buyurdu.
33- Büyük bir mu’cizesi de, mi’râca götürülmesidir. Burak denilen Cennet hayvanı ile Mekke’den Kudüse götürüldü. Oradan göklere ve Arşa götürüldü. Kendisine acaip şeyler gösterildi. Allahü teâlâyı baş gözü ile gördü. Bir ânda tekrar evine getirildi. Mi’râc mu’cizesi başka hiçbir Peygambere yerilmedi.
34- İnsanlar ve melekler içinde en çok ilim Ona verildi. Ümmî olduğu halde, yani kimseden birşey öğrenmemiş iken, Allahü teâlâ ona her şeyi bildirmiştir. Âdem aleyhisselâma her şeyin ismi bildirildiği gibi, Ona her şeyin ismi ve ilmi bildirilmiştir.
35- Ümmetinin isimleri, cisimleri ve aralarında olacak şeylerin hepsi kendisine bildirildi.
36- Aklı, bütün insanların aklından daha çoktur.
37- İnsanlarda bulunabilecek bütün iyi huyların hepsi ona ihsan olundu. Büyük şair Ömer İbnil Fârıda (Resûlullahı niçin medhetmedin) dediklerinde, Onu medhetmeğe gücüm yetmeyeceğini anladım. Onu medhedecek kelime bulamadım demiştir.
38- Kelime-i şehâdette, ezanda, ikâmetde, namazdaki teşehhüdde, birçok duâlarda, bazı ibâdetlerde ve hutbelerde, nasihat yapmakta, sıkıntılı zamanlarda, kabirde, mahşerde, Cennette ve her mahlûkun lisanında Allahü teâlâ, Onun ismini kendi isminin yanına koymuştur.
39- Üstünlüklerinin en üstünü, Habîbullah olmasıdır. Allahü teâlâ, Onu kendisine sevgili, dost yapmıştır. Onu herkesden, her melekten daha çok sevmiştir, (İbrâhimi Halil yaptım ise, seni kendime Habîb yapdım) buyurmuştur.
40- (Sana, râzı oluncaya kadar, yeter deyinceye kadar) her dilediğini (vereceğim) âyeti, Allahü teâlânın Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri ahkâm-ı İslâmiyyeyi, düşmanlarına karşı yardım ve galebe ve ümmetine fetihler, zaferler ve kıyâmette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaad etmektedir. Bu âyet geldiği zaman, Cebrâil aleyhiselâma bakarak, (Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına râzı olmam) buyurdu.
41- Gece, gündüz, uyanık iken, uykuda iken, yalnız iken, çoklukta iken, yolculukta iken, evde iken, harbde iken, gülerken, ağlarken, mübârek kalbi hep Allahü teâlâ ile idi. Dünyadaki vazifelerini yapabilmek için zevcesi Hz. Âişe’nin yanına gelip, (Ey Âişe! Biraz benimle konuş da kendime geleyim) der, ondan sonra Eshâbına nasihat ve irşâd etmeğe giderdi. Sabah namazının sünnetini evinde kılıp, Hz. Âişe ile bir miktar konuştuktan sonra, Eshâbına farzı kıldırmak için mescide giderdi. Bu hâl hasâis-i peygamberidir. Hz. Aişe ile konuşmadan dışarı çıksa idi, ilâhi tecellilerden ve nûrlardan dolayı, yüzüne kimse bakamazdı.
42- Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, her Peygamberi ismi ile bildirmiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise, ey Resûlüm, ey Peygamberim diyerek bildirmiştir.
43- Gayet açık, kolay anlaşılır olarak konuşurdu. Arabî lisanının her lehçesi ile konuşurdu. Çeşitli yerlerden gelip soranlara onların lügati ile cevâb verirdi. İşitenler hayran olurlardı. “Allah beni çok güzel yetiştirdi” buyurdu.
44-Az kelimelerle çok şey anlatırdı. Yüzbinden ziyâde hâdis-i şerîfi, Onun (Cevâmi-ul kelim) olduğunu göstermektedir. Bazı âlimler dediler ki, Muhammed aleyhisselâm, İslâm, dininin dört temelini, dört hadîsle bildirmiştir. (Ameller niyyete göre değerlendirilir) ve (Halâl meydandadır, harâm meydandadır.) ve (Davacının şâhid göstermesi ve dâvâlının yemin etmesi lâzımdır) ve (Bir kimse, kendine istediğini, din kardeşi için de istemedikçe, imânı kâmil olmaz). Bu dört hadîsten birincisi, ibâdet bilgilerinin, ikincisi, muamelât bilgilerinin, üçüncüsü, husûmât, yâni adalet işlerinin ve siyâset bilgilerinin, dördüncüsü de, âdâb ve ahlâk bilgilerinin temelidir.
45- Muhammed aleyhisselâm ma’sum idi. Bilerek ve bilmeyerek büyük ve küçük, kırk yadından evvel ve sonra, hiçbir günâh işlememiştir. Çirkin hiçbir hareketi görülmemiştir.
46- Müslümanların namazda otururken (Esselâmû aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi) okuyarak, Muhammed aleyhisselâma selâm vermeleri emr olundu. Namazda başka bir Peygambere ve meleklere karşı söylemek câiz olmadı.
47- Rütbeyi, saltanatı istememiş, Peygamberliği, fakirliği dilemiştir. Bir sabah Cebrâil aleyhisselâm ile konuşurken bu gece evimizde yiyecek bir lokmamız yoktu buyurdu. O ânda, İsrâfil aleyhisselâm gelip (Allahü teâlâ söylediğini işitti ve beni gönderdi. İstersen her elini sürdüğün taş altın olsun, gümüş olsun, zümrüt olsun. İstersen melik olarak Peygamberlik yap) dedi. Resûlullah üç kere (Kul olarak Peygamberlik istiyorum) dedi.
48- Başka Peygamberler belli bir zamanda, belli bir memlekette Peygamberlik yaptı. Muhammed aleyhisselâm ise, yer yüzündeki bütün insanlara ve cinne kıyâmete kadar Peygamber olarak gönderilmiştir. Meleklerin de, hayvanların da, nebatların da, cansızların da, kısaca bütün mahlûkların Peygamberi olduğunu bildiren âlimler de vardır.
49- Bütün varlıklara rahmeti, faydası yayılmıştır. Mü’minlere faydası meydandadır. Başka Peygamberlerin zamanındaki kâfirlere, dünyâda azaplar yapılır, yok edilirlerdi. Ona imân etmeyenlere dünyâda âzâp yapılmadı. Bir gün Cebrâil aleyhisselâma (Allahü teâlâ, benim âlemlere rahmet olduğumu bildirdi. Benim rahmetimden sana da nasib oldu mu?) dedi. Cebrâil de (Allah’ın büyüklüğü, dehşeti karşısında sonumun nasıl olacağından korku içindeyim. Sana, emin olduğumu bildiren âyeti getirince, bu müthiş korkudan kurtuldum. Bundan büyük rahmet olur mu?) dedi.
50- Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın râzı olmasını istemiştir.
51- Başka Peygamberler, kâfirlerin iftiralarına kendileri cevap vermiştir. Muhammed aleyhisselâma yapılan iftiralara ise, Allahü teâlâ cevap vererek, Onun müdafaasını yapmıştır.
52- Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin sayısı, başka peygamberlerin ümmetlerinin sayıları toplamından daha çoktur. Onlardan daha üstün ve daha şereflidirler. Cennete gideceklerin üçte ikisinin bu ümmetten olacağı, hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir.
53- (Ümmetimin dalâlet üzerinde bileşmemelerini Rabbimden diledim. Kabul eyledi) hadîsi meşhûrdur.
54- Resûlullaha verilecek sevablar, diğer Peygamberlere verilecek sevablardan kat kat ziyadedir.
55- Kendisini ismi ile çağırmak, yanında yüksek sesle konuşmak, uzaktan kendisine seslenmek, yolda önüne geçmek harâm edilmiştir. Başka Peygamberlerin ümmetleri, kendilerini isimleri ile çağırırlardı.
56- İsrâfil aleyhisselâm da Muhammed aleyhisselâma çok kerre gelmiştir. Başka Peygamberlere yalnız Cebrâil aleyhisselâm gelmiştir.
57- Cebrâil aleyhisselâmı melek şeklinde iki kere görmüştür. Başka hiçbir Peygambere melek şeklinde görünmemiştir.
58- Kendisine Cebrâil aleyhisselâm yirmidörtbin kerre gelmiştir. Başka Peygamberlerden en çok olarak Mûsâ aleyhisselâma, dört yüz kerre gelmiştir.
59- Allahü teâlâya Muhammed aleyhisselâm ile and vermek câiz olup, başka Peygamberlerle ve meleklerle câiz değildir.
60- Muhammed aleyhisselâmdan sonra, zevcelerini başkalarının nikâhla almaları harâm edilmiş, bu bakımdan mü’minlerin anneleri oldukları bildirilmiştir.
Başka Peygamberlerin zevceleri kendilerine ya zararlı olmuş veya fâidesiz olmuşlardır. Muhammed aleyhisselâmın zevceleri ise, dünyâ ve âhiret işlerinde, kendisine yardımcı olmuşlar, fakirliğe sabretmişler, şükür etmişler ve İslâmiyeti yaymakta çok hizmet etmişlerdir.
61- Resûlullahın kızları, zevceleri, dünyâ kadınlarının en üstünleridir. Eshâbının hepsi de, Peygamberlerden başka, bütün insanların en üstünleridir. Şehirleri olan Mekke-i mükerreme ve sonra Medine-i münevvere, yer yüzünün en kıymetli yerleridir. Mescid-i şerîfinde kılınan bir rekât namaza, bin rekât sevabı yazılır. Başka ibâdetler için de böyledir. Kabri ile minber arası, Cennet bahçesi gibi kıymetlidir. “Öldükten sonra beni ziyâret eden, diri iken etmiş gibidir. Haremeynden birinde ölen bir mü’min, kıyâmet günü emin olarak diriltilir” buyurdu. Mekke ve Medine şehirlerine (Haremeyn) denir.
62- Nesep ve sebep bakımından, yani kan ve nikâh bakımından olan akrabalığın kıyâmetde faydası yoktur. Resûlullahın akrabası bundan müstesnâdır.
63- Herkesin soyu oğlundan ürer. Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın soyu ise, kızı Fâtıma’dandır.
64- Onun ismini taşıyan mü’minler Cehenneme girmeyecektir.
65- Onun her sözü, her işi doğrudur. Her ictihâdı, Allahü teâlâ tarafından doğrulanır.
66- Onu sevmek herkese farzdır. “Allahı seven, beni sever” buyurmuştur. Onu sevmenin alâmeti, dinine, yoluna, sünnetine ve ahlâkına uymakdır. Kur’ân-ı kerîmde “Bana uyarsanız, Allah sizi sever” demesi emir olundu.
67- Onun ehl-i beytini sevmek vaciptir. “Ehl-i beytime düşmanlık eden münafıktır” buyurmuştur. Ehl-i beyt, zekât alması harâm olan akrabasıdır. Bunlar, zevceleri ve dedesi Hâşimin soyundan olan mü’minlerdir ki, Alinin, Ukaylin, Cafer Tayyarın ve Abbâsın soyundan olanlardır.
68- Eshâbının hepsini sevmek vâcibdir. “Benden sonra Eshâbıma düşmanlık etmeyiniz! Onları sevmek, beni sevmektir. Onlara düşman olmak, bana düşman olmaktır. Onları inciten, beni incitmiş olur. Beni inciten de, Allahı incitir. Allahü teâlâ, kendisini incitene azap yapar” buyurdu.
69- Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâma, gökde iki ve yerde iki yardımcı yaratmıştır. Bunlar; gökde Cebrâil (aleyhisselâm), Mikâil (aleyhisselâm) ve yerde ise Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’dir.
70- Her insanın cinden bir arkadaşı vardır. Bu şeytan kâfirdir, insanı aldatarak, vesvese vererek, imânını almağa, günah yaptırmağa çalışır, Resûl aleyhisselâm, kendi arkadaşı olan cinniyi imâna getirmiştir.
71- Erkek, kadın, büyük yaşta vefât eden herkese kabrinde Muhammed aleyhisselâm sorulacaktır. Rabbin kimdir denildiği gibi, Peygamberin kimdir de denilecektir.
72- Muhammed aleyhisselâmın hadîs-i şerîflerini okumak ibâdettir. Okuyana sevab verilir.
73- Mübârek ruhunu almak için, Azrâil aleyhisselâm insan şeklinde geldi, içeri girmek için izin istedi.
74- Kabrinin içindeki toprak, her yerden ve Kâ’beden (ve Cennetlerden) daha efdaldir.
75- Kabirde, bilmediğimiz bir hayatla diridir. Kabirde Kur’ân-ı kerîm okur, namaz kılar. Bütün Peygamberler de böyledir.
76- Dünyanın her yerinde Resûlullaha salevât okuyan müslümanların selâmlarını işiten melekler, kabrine gelip haber verirler. Kabrini hergün binlerce melek ziyâret eder.
77- Ümmetinin amelleri ve ibâdetleri her sabah ve akşam kendisine gösterilir. Bunları yapanları da görür, günah işleyenlerin af olması için duâ eder,
78- Kabrini ziyâret etmek, kadınlara da müstehabdır. Başka kabirleri ise, yalnız tenhâ zamanlarda ziyâret etmeleri câizdir.
79- Diri iken olduğu gibi, vefâtından sonra da, dünyânın her yerinde, her zaman Ona tevessül edenlerin, yani Onun hatırı ve hürmeti için istiyenlerin duâsını Allahü teâlâ kabul eder.
80- Kıyâmet günü kabirden ilk önce Resûlullah kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır. Burak üzerinde mahşer (toplantı) yerine gidecektir. Elinde (Livaülhamd) denilen bayrak olacaktır. Peygamberler ve bütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. Hepsi, bin sene beklemekten, çok sıkılacaklardır. Önce Âdem, sonra Nuh, sonra İbrâhim ve Mûsâ ve İsâ Peygamberlere gidip, hesaba başlanması için şefaat etmelerini dileyeceklerdir. Her biri, birer özür bildirerek, Allahtan utandıklarını, korktuklarını söyleyecekler, şefaat etmeyeceklerdir. Sonra, Resûlullaha gelip yalvaracaklardır. Secde edip, duâ edecek ve şefaati kabul olacaktır. Önce, Onun ümmetinin hesabı görülecek, en önce sırattan geçecekler ve Cennete gireceklerdir. Her gittiği yeri nûrlandıracaklardır. Hz. Fâtıma sıratdan geçerken (Herkes gözlerini kapasın! Muhammed aleyhisselâmın kızı geliyor) denecektir.
81- Altı yerde şefaat yapacaktır. Birincisi (Makâm-ı Mahmûd) denilen şefâati ile, bütün insanları mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır: İkincisi, şefâati, çok kimseyi Cennete sokacaktır. Üçüncüsü, âzâp çekmesi lâzım olanları azaptan kurtaracaktır. Dördüncüsü, günahı çok olan mü’minleri, Cehennemden çıkaracaktır. Beşincisi, sevabı ve günâhı müsavi olup, (Araf) denilen yerde bekliyenlerin Cennete gitmelerine şefâat edecektir. Altıncısı, Cennette olanların derecelerinin yükselmesine şefâat edecektir.
82- Resûlullahın Cennette bulunduğu makamın ismi (Vesile) dir. Burası Cennetin en yüksek derecesidir. Cennette bulunan herkese birer dal yetişecek olan (sidretülmüntehâ) ağacın kökü oradadır. Cennettekilere her nîmet, bu dallardan gelecektir.
1- Mahlûklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın ruhu yaratılmıştır.
2- Allahü teâlâ, onun ismini Arşa, Cennetlere ve yedi kat göklere yazmıştır.
3- Hindistânda yetişen bir gülün yapraklarında (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) yazılıdır.
4- Basra şehrine yakın bir nehirde tutulan balığın sağ tarafında Allah, sol tarafında
Muhammed yazılı görülmüştür. Bunlara benzeyen vak’alar çoktur.
5- Muhammed aleyhisselâmın ismini söylemekten başka vazifesi olmayan melekler vardır.
6- Meleklerin hazret-i Âdeme karşı secde etmeleri için emir olunması, alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru bulunduğu için idi.
7- Adem aleyhisselâm zamanında namaz için okunan ezanda, hazreti Muhammedin (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ismi de söylenirdi.
8- Allahü teâlâ bütün Peygamberlere emir etti ki, Muhammed aleyhisselâm sizin zamanınızda Peygamber olursa, ona imân etmeleri için ümmetlerinize de emrediniz!
9- Tevratta, İncilde ve Zeburda Muhammed aleyhisselâmın ve dört halifesinin ve eshabından ve ümmetinden bazılarının isimleri bildirilmiş ve medh olunmuşlardır. Allahü teâlâ, kendinin Mahmûd isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habîbine isim koymuştur. Allahü teâlâ, kendi isimlerinden Raûf ve Rahîm isimlerini Habîbine de vermiştir.
10- Dünyaya geldiği zaman, melekler tarafından sünnet edilmiştir.
11- Dünyaya geleceği zaman, çok büyük alâmetler görülmüştür. Tarih ve mevlid kitaplarında yazılıdır.
12- Dünyaya gelince, şeytanlar göke çıkamaz, meleklerden haber çalamaz oldular.
13- Dünyaya geldiği zaman, yeryüzündeki bütün putlar, tapınılan heykeller yüzüstü devrildiler.
14- Beşiğini melekler sallardı.
15- Beşikte iken gökdeki ay ile konuşurdu. Mübârek parmağı ile işaret ettiği tarafa meyl ederdi.
16- Beşikte iken konuşmağa başladı.
17- Çocuk iken, açıklarda gezerken, başı hizasında bir bulut da birlikde hareket ederek gölge yapardı. Bu hâl, Peygamberliği başlayıncaya kadar devam etti.
18- Üç yaşında iken ve kırk yaşında Peygamberliği bildirildiği vakit ve elliiki yaşında mi’râca götürülürken, melekler göğsünü yardı. Cennetten getirdikleri leğen içinde Cennet suyu ile kalbini yıkadılar.
19- Her Peygamberin sağ eli üstünde nübüvvet mührü vardı. Muhammed aleyhisselâmın ise, sol kürekteki deri üzerinde kalbi hizasında idi. Cebrâil aleyhisselâm kalbini yıkayıp, göğsünü kapadığı zaman Cennetten getirdiği mühür ile sırtını mühürlemişti.
20- Önünden gördüğü gibi, arkasından da görürdü.
21- Aydınlıkta gördüğü gibi, karanlıkta da görürdü.
22- Tükürüğü acı suları tatlı yaptı. Hastalara şifâ verdi. Bebeklere süt gibi gıda oldu.
23- Gözleri uyurken, kalbi uyanık olurdu. Bütün Peygamberler de böyle idi.
24- Ömründe hiç esnemedi. Bütün Peygamberler de böyle idi.
25- Teri gül gibi güzel kokardı. Bir fakir kimse, kızını evlendirirken, kendisinden yardım istemişti. O ânda verecek şeyi yoktu. Küçük bir şişeye terinden koyup verdi. O kız, yüzüne, başına sürünce, evi misk gibi kokardı. Evi (güzel kokulu ev) adı ile meşhûr oldu.
26- Orta boylu olduğu halde, uzun kimselerin yanında iken, onlardan yüksek görünürdü.
27- Güneş ve ay ışığında yürüyünce, gölgesi yere düşmezdi.
28- Bedenine ve elbisesine sinek, sivri sinek ve başka böcekler konmazdı.
29- Çamaşırlarını ne kadar çok giyse, hiç kirlenmezlerdi.
30- Her yürüdüğü zaman, arkasından melekler gelirdi. Bunun için, Eshâbını önden yürütür, arkamı meleklere bırakın derdi.
31- Taş üstüne başınca, taşta ayağının izi kalırdı. Kum üstünde giderken hiç iz bırakmazdı. Açıkta abdest bozduğu zaman, yer yarılıp bevl ve benzerleri toprak içinde kalırdı. Oradan etrafa güzel kokular yayılırdı. Bütün Peygamberler de böyle idi.
32- Hacamat kanından içenler oldu. Bunu işitince, (Cehennem ateşi onu yakmaz) buyurdu.
33- Büyük bir mu’cizesi de, mi’râca götürülmesidir. Burak denilen Cennet hayvanı ile Mekke’den Kudüse götürüldü. Oradan göklere ve Arşa götürüldü. Kendisine acaip şeyler gösterildi. Allahü teâlâyı baş gözü ile gördü. Bir ânda tekrar evine getirildi. Mi’râc mu’cizesi başka hiçbir Peygambere yerilmedi.
34- İnsanlar ve melekler içinde en çok ilim Ona verildi. Ümmî olduğu halde, yani kimseden birşey öğrenmemiş iken, Allahü teâlâ ona her şeyi bildirmiştir. Âdem aleyhisselâma her şeyin ismi bildirildiği gibi, Ona her şeyin ismi ve ilmi bildirilmiştir.
35- Ümmetinin isimleri, cisimleri ve aralarında olacak şeylerin hepsi kendisine bildirildi.
36- Aklı, bütün insanların aklından daha çoktur.
37- İnsanlarda bulunabilecek bütün iyi huyların hepsi ona ihsan olundu. Büyük şair Ömer İbnil Fârıda (Resûlullahı niçin medhetmedin) dediklerinde, Onu medhetmeğe gücüm yetmeyeceğini anladım. Onu medhedecek kelime bulamadım demiştir.
38- Kelime-i şehâdette, ezanda, ikâmetde, namazdaki teşehhüdde, birçok duâlarda, bazı ibâdetlerde ve hutbelerde, nasihat yapmakta, sıkıntılı zamanlarda, kabirde, mahşerde, Cennette ve her mahlûkun lisanında Allahü teâlâ, Onun ismini kendi isminin yanına koymuştur.
39- Üstünlüklerinin en üstünü, Habîbullah olmasıdır. Allahü teâlâ, Onu kendisine sevgili, dost yapmıştır. Onu herkesden, her melekten daha çok sevmiştir, (İbrâhimi Halil yaptım ise, seni kendime Habîb yapdım) buyurmuştur.
40- (Sana, râzı oluncaya kadar, yeter deyinceye kadar) her dilediğini (vereceğim) âyeti, Allahü teâlânın Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri ahkâm-ı İslâmiyyeyi, düşmanlarına karşı yardım ve galebe ve ümmetine fetihler, zaferler ve kıyâmette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaad etmektedir. Bu âyet geldiği zaman, Cebrâil aleyhiselâma bakarak, (Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına râzı olmam) buyurdu.
41- Gece, gündüz, uyanık iken, uykuda iken, yalnız iken, çoklukta iken, yolculukta iken, evde iken, harbde iken, gülerken, ağlarken, mübârek kalbi hep Allahü teâlâ ile idi. Dünyadaki vazifelerini yapabilmek için zevcesi Hz. Âişe’nin yanına gelip, (Ey Âişe! Biraz benimle konuş da kendime geleyim) der, ondan sonra Eshâbına nasihat ve irşâd etmeğe giderdi. Sabah namazının sünnetini evinde kılıp, Hz. Âişe ile bir miktar konuştuktan sonra, Eshâbına farzı kıldırmak için mescide giderdi. Bu hâl hasâis-i peygamberidir. Hz. Aişe ile konuşmadan dışarı çıksa idi, ilâhi tecellilerden ve nûrlardan dolayı, yüzüne kimse bakamazdı.
42- Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, her Peygamberi ismi ile bildirmiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise, ey Resûlüm, ey Peygamberim diyerek bildirmiştir.
43- Gayet açık, kolay anlaşılır olarak konuşurdu. Arabî lisanının her lehçesi ile konuşurdu. Çeşitli yerlerden gelip soranlara onların lügati ile cevâb verirdi. İşitenler hayran olurlardı. “Allah beni çok güzel yetiştirdi” buyurdu.
44-Az kelimelerle çok şey anlatırdı. Yüzbinden ziyâde hâdis-i şerîfi, Onun (Cevâmi-ul kelim) olduğunu göstermektedir. Bazı âlimler dediler ki, Muhammed aleyhisselâm, İslâm, dininin dört temelini, dört hadîsle bildirmiştir. (Ameller niyyete göre değerlendirilir) ve (Halâl meydandadır, harâm meydandadır.) ve (Davacının şâhid göstermesi ve dâvâlının yemin etmesi lâzımdır) ve (Bir kimse, kendine istediğini, din kardeşi için de istemedikçe, imânı kâmil olmaz). Bu dört hadîsten birincisi, ibâdet bilgilerinin, ikincisi, muamelât bilgilerinin, üçüncüsü, husûmât, yâni adalet işlerinin ve siyâset bilgilerinin, dördüncüsü de, âdâb ve ahlâk bilgilerinin temelidir.
45- Muhammed aleyhisselâm ma’sum idi. Bilerek ve bilmeyerek büyük ve küçük, kırk yadından evvel ve sonra, hiçbir günâh işlememiştir. Çirkin hiçbir hareketi görülmemiştir.
46- Müslümanların namazda otururken (Esselâmû aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi) okuyarak, Muhammed aleyhisselâma selâm vermeleri emr olundu. Namazda başka bir Peygambere ve meleklere karşı söylemek câiz olmadı.
47- Rütbeyi, saltanatı istememiş, Peygamberliği, fakirliği dilemiştir. Bir sabah Cebrâil aleyhisselâm ile konuşurken bu gece evimizde yiyecek bir lokmamız yoktu buyurdu. O ânda, İsrâfil aleyhisselâm gelip (Allahü teâlâ söylediğini işitti ve beni gönderdi. İstersen her elini sürdüğün taş altın olsun, gümüş olsun, zümrüt olsun. İstersen melik olarak Peygamberlik yap) dedi. Resûlullah üç kere (Kul olarak Peygamberlik istiyorum) dedi.
48- Başka Peygamberler belli bir zamanda, belli bir memlekette Peygamberlik yaptı. Muhammed aleyhisselâm ise, yer yüzündeki bütün insanlara ve cinne kıyâmete kadar Peygamber olarak gönderilmiştir. Meleklerin de, hayvanların da, nebatların da, cansızların da, kısaca bütün mahlûkların Peygamberi olduğunu bildiren âlimler de vardır.
49- Bütün varlıklara rahmeti, faydası yayılmıştır. Mü’minlere faydası meydandadır. Başka Peygamberlerin zamanındaki kâfirlere, dünyâda azaplar yapılır, yok edilirlerdi. Ona imân etmeyenlere dünyâda âzâp yapılmadı. Bir gün Cebrâil aleyhisselâma (Allahü teâlâ, benim âlemlere rahmet olduğumu bildirdi. Benim rahmetimden sana da nasib oldu mu?) dedi. Cebrâil de (Allah’ın büyüklüğü, dehşeti karşısında sonumun nasıl olacağından korku içindeyim. Sana, emin olduğumu bildiren âyeti getirince, bu müthiş korkudan kurtuldum. Bundan büyük rahmet olur mu?) dedi.
50- Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın râzı olmasını istemiştir.
51- Başka Peygamberler, kâfirlerin iftiralarına kendileri cevap vermiştir. Muhammed aleyhisselâma yapılan iftiralara ise, Allahü teâlâ cevap vererek, Onun müdafaasını yapmıştır.
52- Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin sayısı, başka peygamberlerin ümmetlerinin sayıları toplamından daha çoktur. Onlardan daha üstün ve daha şereflidirler. Cennete gideceklerin üçte ikisinin bu ümmetten olacağı, hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir.
53- (Ümmetimin dalâlet üzerinde bileşmemelerini Rabbimden diledim. Kabul eyledi) hadîsi meşhûrdur.
54- Resûlullaha verilecek sevablar, diğer Peygamberlere verilecek sevablardan kat kat ziyadedir.
55- Kendisini ismi ile çağırmak, yanında yüksek sesle konuşmak, uzaktan kendisine seslenmek, yolda önüne geçmek harâm edilmiştir. Başka Peygamberlerin ümmetleri, kendilerini isimleri ile çağırırlardı.
56- İsrâfil aleyhisselâm da Muhammed aleyhisselâma çok kerre gelmiştir. Başka Peygamberlere yalnız Cebrâil aleyhisselâm gelmiştir.
57- Cebrâil aleyhisselâmı melek şeklinde iki kere görmüştür. Başka hiçbir Peygambere melek şeklinde görünmemiştir.
58- Kendisine Cebrâil aleyhisselâm yirmidörtbin kerre gelmiştir. Başka Peygamberlerden en çok olarak Mûsâ aleyhisselâma, dört yüz kerre gelmiştir.
59- Allahü teâlâya Muhammed aleyhisselâm ile and vermek câiz olup, başka Peygamberlerle ve meleklerle câiz değildir.
60- Muhammed aleyhisselâmdan sonra, zevcelerini başkalarının nikâhla almaları harâm edilmiş, bu bakımdan mü’minlerin anneleri oldukları bildirilmiştir.
Başka Peygamberlerin zevceleri kendilerine ya zararlı olmuş veya fâidesiz olmuşlardır. Muhammed aleyhisselâmın zevceleri ise, dünyâ ve âhiret işlerinde, kendisine yardımcı olmuşlar, fakirliğe sabretmişler, şükür etmişler ve İslâmiyeti yaymakta çok hizmet etmişlerdir.
61- Resûlullahın kızları, zevceleri, dünyâ kadınlarının en üstünleridir. Eshâbının hepsi de, Peygamberlerden başka, bütün insanların en üstünleridir. Şehirleri olan Mekke-i mükerreme ve sonra Medine-i münevvere, yer yüzünün en kıymetli yerleridir. Mescid-i şerîfinde kılınan bir rekât namaza, bin rekât sevabı yazılır. Başka ibâdetler için de böyledir. Kabri ile minber arası, Cennet bahçesi gibi kıymetlidir. “Öldükten sonra beni ziyâret eden, diri iken etmiş gibidir. Haremeynden birinde ölen bir mü’min, kıyâmet günü emin olarak diriltilir” buyurdu. Mekke ve Medine şehirlerine (Haremeyn) denir.
62- Nesep ve sebep bakımından, yani kan ve nikâh bakımından olan akrabalığın kıyâmetde faydası yoktur. Resûlullahın akrabası bundan müstesnâdır.
63- Herkesin soyu oğlundan ürer. Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın soyu ise, kızı Fâtıma’dandır.
64- Onun ismini taşıyan mü’minler Cehenneme girmeyecektir.
65- Onun her sözü, her işi doğrudur. Her ictihâdı, Allahü teâlâ tarafından doğrulanır.
66- Onu sevmek herkese farzdır. “Allahı seven, beni sever” buyurmuştur. Onu sevmenin alâmeti, dinine, yoluna, sünnetine ve ahlâkına uymakdır. Kur’ân-ı kerîmde “Bana uyarsanız, Allah sizi sever” demesi emir olundu.
67- Onun ehl-i beytini sevmek vaciptir. “Ehl-i beytime düşmanlık eden münafıktır” buyurmuştur. Ehl-i beyt, zekât alması harâm olan akrabasıdır. Bunlar, zevceleri ve dedesi Hâşimin soyundan olan mü’minlerdir ki, Alinin, Ukaylin, Cafer Tayyarın ve Abbâsın soyundan olanlardır.
68- Eshâbının hepsini sevmek vâcibdir. “Benden sonra Eshâbıma düşmanlık etmeyiniz! Onları sevmek, beni sevmektir. Onlara düşman olmak, bana düşman olmaktır. Onları inciten, beni incitmiş olur. Beni inciten de, Allahı incitir. Allahü teâlâ, kendisini incitene azap yapar” buyurdu.
69- Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâma, gökde iki ve yerde iki yardımcı yaratmıştır. Bunlar; gökde Cebrâil (aleyhisselâm), Mikâil (aleyhisselâm) ve yerde ise Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’dir.
70- Her insanın cinden bir arkadaşı vardır. Bu şeytan kâfirdir, insanı aldatarak, vesvese vererek, imânını almağa, günah yaptırmağa çalışır, Resûl aleyhisselâm, kendi arkadaşı olan cinniyi imâna getirmiştir.
71- Erkek, kadın, büyük yaşta vefât eden herkese kabrinde Muhammed aleyhisselâm sorulacaktır. Rabbin kimdir denildiği gibi, Peygamberin kimdir de denilecektir.
72- Muhammed aleyhisselâmın hadîs-i şerîflerini okumak ibâdettir. Okuyana sevab verilir.
73- Mübârek ruhunu almak için, Azrâil aleyhisselâm insan şeklinde geldi, içeri girmek için izin istedi.
74- Kabrinin içindeki toprak, her yerden ve Kâ’beden (ve Cennetlerden) daha efdaldir.
75- Kabirde, bilmediğimiz bir hayatla diridir. Kabirde Kur’ân-ı kerîm okur, namaz kılar. Bütün Peygamberler de böyledir.
76- Dünyanın her yerinde Resûlullaha salevât okuyan müslümanların selâmlarını işiten melekler, kabrine gelip haber verirler. Kabrini hergün binlerce melek ziyâret eder.
77- Ümmetinin amelleri ve ibâdetleri her sabah ve akşam kendisine gösterilir. Bunları yapanları da görür, günah işleyenlerin af olması için duâ eder,
78- Kabrini ziyâret etmek, kadınlara da müstehabdır. Başka kabirleri ise, yalnız tenhâ zamanlarda ziyâret etmeleri câizdir.
79- Diri iken olduğu gibi, vefâtından sonra da, dünyânın her yerinde, her zaman Ona tevessül edenlerin, yani Onun hatırı ve hürmeti için istiyenlerin duâsını Allahü teâlâ kabul eder.
80- Kıyâmet günü kabirden ilk önce Resûlullah kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır. Burak üzerinde mahşer (toplantı) yerine gidecektir. Elinde (Livaülhamd) denilen bayrak olacaktır. Peygamberler ve bütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. Hepsi, bin sene beklemekten, çok sıkılacaklardır. Önce Âdem, sonra Nuh, sonra İbrâhim ve Mûsâ ve İsâ Peygamberlere gidip, hesaba başlanması için şefaat etmelerini dileyeceklerdir. Her biri, birer özür bildirerek, Allahtan utandıklarını, korktuklarını söyleyecekler, şefaat etmeyeceklerdir. Sonra, Resûlullaha gelip yalvaracaklardır. Secde edip, duâ edecek ve şefaati kabul olacaktır. Önce, Onun ümmetinin hesabı görülecek, en önce sırattan geçecekler ve Cennete gireceklerdir. Her gittiği yeri nûrlandıracaklardır. Hz. Fâtıma sıratdan geçerken (Herkes gözlerini kapasın! Muhammed aleyhisselâmın kızı geliyor) denecektir.
81- Altı yerde şefaat yapacaktır. Birincisi (Makâm-ı Mahmûd) denilen şefâati ile, bütün insanları mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır: İkincisi, şefâati, çok kimseyi Cennete sokacaktır. Üçüncüsü, âzâp çekmesi lâzım olanları azaptan kurtaracaktır. Dördüncüsü, günahı çok olan mü’minleri, Cehennemden çıkaracaktır. Beşincisi, sevabı ve günâhı müsavi olup, (Araf) denilen yerde bekliyenlerin Cennete gitmelerine şefâat edecektir. Altıncısı, Cennette olanların derecelerinin yükselmesine şefâat edecektir.
82- Resûlullahın Cennette bulunduğu makamın ismi (Vesile) dir. Burası Cennetin en yüksek derecesidir. Cennette bulunan herkese birer dal yetişecek olan (sidretülmüntehâ) ağacın kökü oradadır. Cennettekilere her nîmet, bu dallardan gelecektir.