Ashâb-ı Kehf (Ar: أصحاب الكهف) ya da Yedi Uyurlar, dünyanın değişik kültürlerinde izlerine rastlanan halkını terkeden bir topluluğun hikâyesidir. Bütün versiyonların ortak yanını, halkından yüz çeviren ve onları terkeden bir grup oluşturmaktadır. Bu hikâyelerin en eski örneği Mahabharata destanındadır (17. Kitap olan Mahaprasthanika Parva'da geçmektedir). Destanda anlatıldığına göre, yedi kişi, peşlerinde bir köpek olduğu hâlde riyâzet için krallığa ve dünyâya yüz çevirirler. Hristiyanlığın ilk devirlerinde önemli bir hikâye olan Yedi Uyurlar daha sonra Hristiyan dünyâsında önemini yitirdi. İslâm'da ise Ashab-ı Kehf (Mağara Yârânı) adıyla Kehf sûresinde kıssası zikredilmekte ve İslâm kültüründe önemli bir yer tutmaya devâm etmektedir. Hristiyanlıkta yedi kişi olarak tasvir edilmektedirler, bu yüzden de Yedi Uyurlar olarak bilinirler.
Bir köpek, peşlerinde olarak, Sumeru Dağı'na doğru yola çıkan Pandavalar
HRİSTİYANLIK'TA ASHAB-I KEYF...
Hikâyenin en eski versiyonu, kayıp bir Yunanca kaynaktan aldığını söyleyen Süryani râhip Suruçlu Yakup'a aittir. Hikâyenin çerçevesini Tourslu Gregory (y. 538-594) ve Diyakoz Pavlus (y.720-799) (Historia Langobardorum’da) çizer. En iyi bilinen batı versiyonu Jacopo da Varazze'nin Legenda aurea (Altın Efsâne) eserinde yer alır.
edi Uyurları tasvir eden bir Orta Çağ el yazması.
ASHAB-I KEYF HAKKINDAKİ EFSANELER...
Anlatılana göre Decius (Dakyus) zamanında yedi veyâ sekiz Hristiyan genç devrin putperest inançlarına kurban edilmekten korkarak yaşadıkları yerin yakınlarındaki bir mağaraya sığınırlar ve üzerleri kapatılır. Orada mucizevî bir uykuya dalarlar. Bu kişilerin adları, bir rivâyete göre Maximilian, Iamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus'tu. Başka kaynaklarda başka isimler rivâyet edilir. Bu mağaraya gelen askerler şaşkınlık içinde geri dönerler. Bunun üzerine komutanları mağara girişinin taş ve harçla kapatılmasını emreder. Burada "Yedi Kâfir’in ölüme terkedildiklerini" bildiren bir levhâ bırakarak giderler.
Yedi Uyurlar'ın üzeri kapatıldıktan yaklaşık 184, 200, veyâ 230 sene sonra mağaranın yer aldığı arsanın maliki, işçileriyle birlikte mağara girişini açar ve Yedi Uyurlar ile karşılaşırlar. Iamblicus, şehre ekmek almaya gider ve Meryem oğlu İsa'nın adının şehirde serbestçe anıldığını fark eder. Decius (Dakyus) zamanından kalma paralarla alışveriş yapmaya çalışır. Psikopos'un karşısına çıkarılırlar. Hikâyelerini dinleyen piskopos bunun bir mûcize olduğunu dile getirir.
Hristiyanlar tarafından kabul edilen hikâyedeki mağara Selçuk ilçesindeki Efes antik şehrinin yakınlarındaki Panayır Dağı eteklerinde bulunmaktadır.
Selçuk-Efes'teki Ashab-ı Kehf mağarası.
Bu mağaranın üstüne bir kilise yapılmış hali 1927-1928 yılları arasındaki bir kazıda ortaya çıkarıldı, kazıda 5. ve 6. yüzyıla ait mezarlar bulundu. Yedi Uyurlara ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.
DİĞER BİR EFSANE...
Batlamyuslar zamanında Filadelfiya olarak adlandırılan ve günümüzde Ürdün sınırları içinde kalan Amman şehrinde bir grup genç, liderleri Maximilian ile birlikte o sırada şehre gelen İmparator Hadrianus'a başkaldırırlar. Putları reddederek sadece İbrahim’in, Musa’nın ve İsa’nın Tanrısının tapılmaya değer olduğunu savunurlar. İmparator idam edilmelerini ister. Kapatıldıkları zindandan kaçarlar ve sığınacakları bir mağara bulup sığınırlar. Kral mağaranın girişine duvar örülmesini emreder. Yedi Uyurlar yıllarca burada kalırlar. 300 sene sonra uyandıklarında Maximilian'ı şehre yiyecek almaya gönderirler. 300 sene önceki paradan şüphelenen fırıncı onun bir hazine bulduğunu zanneder ve bunu kendisiyle paylaşmazsa onu ele vereceğini söyler. Askerler gelip Maximilian’ı yetkililere götürürler. Yetkililer ilk önce onun anlattıklarına inanmasalar da daha sonra ikna olurlar ve bunu bir mûcize olarak kabûl ederler.
Yedi Uyuyanlar ve koyu tenli bir Şeytan tarafından yönetilen kötü imparatoru resmeden İslami bir elyazması folio . İran, Qazvin. 1550'lerde.
ASHAB-I KEYF HAKKINDAKİ KISSA...
Gençler, Allah'tan başka ilâhlara tapan bir hükümdarın zamânında yaşıyorlardı, halkın çoğunluğu da hükümdarın âdeti üzereydi. Bir rivâyete göre bu gençlerden altısı sarayda görevli, hükümdara yakın kimselerdi ve hükümdarın müşâvere heyetindeydiler. İmparatorun putperest olduğu, putperestliği kabul etmeyen bazı insanları yakalatıp öldürtüğü ve bir ihbar üzerine saraydaki putperest olmayan gençlerin durumlarını öğrendiği anlatılır. Hükümdar onları çağırıp tehdit eder, onlarsa inançlarından ayrılmak istemezler. Aksine onu inançlarına davet ederler. Hükümdar onların eski günlerine dönmeleri için zaman tanır. Gençler inançlarını korumak için şehre yakın bir dağ yönüne giderler. Yolda giderken Kefeştetayyuş ismindeki bir çoban ile çobanın Kıtmir isimli köpeği de onlara katılır (Köpeğin ismi bir rivayette Himran olarak geçmektedir). Dağda çobanın gösterdiği bir mağaraya girerler, dua ederek merhamet dilerler. Hükümdar gençleri sorar, kaçtıklarını ve mağaraya sığındıklarını haber alıp adamlarıyla mağaraya gider. Mağaranın ağzını kapattırır. İnanca göre gençler ölmez, yüzyıllar boyunca uyumaya devam ederler. Kehf suresinde bu sûre 300 veyâ 309 yıl olarak geçer. Bu sürenin sonun ilâhi bir sevkle uyandırılırlar. Ne kadar zaman geçtiğini bilmezler ancak çok az uyuduklarını zannederler. Acıktıkları için bir arkadaşlarını şehre yiyecek getirmesi için göndermeye karar verirler. Bu kişinin adı Yemliha’dır ve O'nun kılık değiştirerek halini kimseye bildirmeden gidip gelmesini söylerler. Yemliha, şehre geldiğinde çok değişmiş bir şehir bulur. Bu kişi geçen zamanın farkına varır ve o zamanın hükümdarının yanına götürülür. İnanca göre bu hükümdar gençlerin dinindendir. Başlarından geçenleri hükümdara anlatır. Daha sonra gidip arkadaşlarına haber verir. Daha sonra tekrar hepsi uykuya dalarlar. Halk onların uyudukları mağaranın girişine bir mescid yapmaya karar verirler.
HRİSTİYAN TOPLUMLARDAKİ DURUMU...
Ortodoks ve Katolik kiliseleri olayı yâd ederler. Bununla birlikte Batı'da aydınlanmanın ve Protestanlığın yükselişi ile birlikte Yedi Uyurlar hikâyesi apokrif bir efsâne olarak nitelendirildi ve Roma Katolik Kilisesi olayı insanları etkilemeye yönelik bir romantizm olarak itibarsızlaştırdı.
Bir köpek, peşlerinde olarak, Sumeru Dağı'na doğru yola çıkan Pandavalar
HRİSTİYANLIK'TA ASHAB-I KEYF...
Hikâyenin en eski versiyonu, kayıp bir Yunanca kaynaktan aldığını söyleyen Süryani râhip Suruçlu Yakup'a aittir. Hikâyenin çerçevesini Tourslu Gregory (y. 538-594) ve Diyakoz Pavlus (y.720-799) (Historia Langobardorum’da) çizer. En iyi bilinen batı versiyonu Jacopo da Varazze'nin Legenda aurea (Altın Efsâne) eserinde yer alır.
edi Uyurları tasvir eden bir Orta Çağ el yazması.
ASHAB-I KEYF HAKKINDAKİ EFSANELER...
Anlatılana göre Decius (Dakyus) zamanında yedi veyâ sekiz Hristiyan genç devrin putperest inançlarına kurban edilmekten korkarak yaşadıkları yerin yakınlarındaki bir mağaraya sığınırlar ve üzerleri kapatılır. Orada mucizevî bir uykuya dalarlar. Bu kişilerin adları, bir rivâyete göre Maximilian, Iamblicus, Martinian, John, Dionysius, Exacustodianus ve Antoninus'tu. Başka kaynaklarda başka isimler rivâyet edilir. Bu mağaraya gelen askerler şaşkınlık içinde geri dönerler. Bunun üzerine komutanları mağara girişinin taş ve harçla kapatılmasını emreder. Burada "Yedi Kâfir’in ölüme terkedildiklerini" bildiren bir levhâ bırakarak giderler.
Yedi Uyurlar'ın üzeri kapatıldıktan yaklaşık 184, 200, veyâ 230 sene sonra mağaranın yer aldığı arsanın maliki, işçileriyle birlikte mağara girişini açar ve Yedi Uyurlar ile karşılaşırlar. Iamblicus, şehre ekmek almaya gider ve Meryem oğlu İsa'nın adının şehirde serbestçe anıldığını fark eder. Decius (Dakyus) zamanından kalma paralarla alışveriş yapmaya çalışır. Psikopos'un karşısına çıkarılırlar. Hikâyelerini dinleyen piskopos bunun bir mûcize olduğunu dile getirir.
Hristiyanlar tarafından kabul edilen hikâyedeki mağara Selçuk ilçesindeki Efes antik şehrinin yakınlarındaki Panayır Dağı eteklerinde bulunmaktadır.
Selçuk-Efes'teki Ashab-ı Kehf mağarası.
Bu mağaranın üstüne bir kilise yapılmış hali 1927-1928 yılları arasındaki bir kazıda ortaya çıkarıldı, kazıda 5. ve 6. yüzyıla ait mezarlar bulundu. Yedi Uyurlara ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.
DİĞER BİR EFSANE...
Batlamyuslar zamanında Filadelfiya olarak adlandırılan ve günümüzde Ürdün sınırları içinde kalan Amman şehrinde bir grup genç, liderleri Maximilian ile birlikte o sırada şehre gelen İmparator Hadrianus'a başkaldırırlar. Putları reddederek sadece İbrahim’in, Musa’nın ve İsa’nın Tanrısının tapılmaya değer olduğunu savunurlar. İmparator idam edilmelerini ister. Kapatıldıkları zindandan kaçarlar ve sığınacakları bir mağara bulup sığınırlar. Kral mağaranın girişine duvar örülmesini emreder. Yedi Uyurlar yıllarca burada kalırlar. 300 sene sonra uyandıklarında Maximilian'ı şehre yiyecek almaya gönderirler. 300 sene önceki paradan şüphelenen fırıncı onun bir hazine bulduğunu zanneder ve bunu kendisiyle paylaşmazsa onu ele vereceğini söyler. Askerler gelip Maximilian’ı yetkililere götürürler. Yetkililer ilk önce onun anlattıklarına inanmasalar da daha sonra ikna olurlar ve bunu bir mûcize olarak kabûl ederler.
Yedi Uyuyanlar ve koyu tenli bir Şeytan tarafından yönetilen kötü imparatoru resmeden İslami bir elyazması folio . İran, Qazvin. 1550'lerde.
ASHAB-I KEYF HAKKINDAKİ KISSA...
Gençler, Allah'tan başka ilâhlara tapan bir hükümdarın zamânında yaşıyorlardı, halkın çoğunluğu da hükümdarın âdeti üzereydi. Bir rivâyete göre bu gençlerden altısı sarayda görevli, hükümdara yakın kimselerdi ve hükümdarın müşâvere heyetindeydiler. İmparatorun putperest olduğu, putperestliği kabul etmeyen bazı insanları yakalatıp öldürtüğü ve bir ihbar üzerine saraydaki putperest olmayan gençlerin durumlarını öğrendiği anlatılır. Hükümdar onları çağırıp tehdit eder, onlarsa inançlarından ayrılmak istemezler. Aksine onu inançlarına davet ederler. Hükümdar onların eski günlerine dönmeleri için zaman tanır. Gençler inançlarını korumak için şehre yakın bir dağ yönüne giderler. Yolda giderken Kefeştetayyuş ismindeki bir çoban ile çobanın Kıtmir isimli köpeği de onlara katılır (Köpeğin ismi bir rivayette Himran olarak geçmektedir). Dağda çobanın gösterdiği bir mağaraya girerler, dua ederek merhamet dilerler. Hükümdar gençleri sorar, kaçtıklarını ve mağaraya sığındıklarını haber alıp adamlarıyla mağaraya gider. Mağaranın ağzını kapattırır. İnanca göre gençler ölmez, yüzyıllar boyunca uyumaya devam ederler. Kehf suresinde bu sûre 300 veyâ 309 yıl olarak geçer. Bu sürenin sonun ilâhi bir sevkle uyandırılırlar. Ne kadar zaman geçtiğini bilmezler ancak çok az uyuduklarını zannederler. Acıktıkları için bir arkadaşlarını şehre yiyecek getirmesi için göndermeye karar verirler. Bu kişinin adı Yemliha’dır ve O'nun kılık değiştirerek halini kimseye bildirmeden gidip gelmesini söylerler. Yemliha, şehre geldiğinde çok değişmiş bir şehir bulur. Bu kişi geçen zamanın farkına varır ve o zamanın hükümdarının yanına götürülür. İnanca göre bu hükümdar gençlerin dinindendir. Başlarından geçenleri hükümdara anlatır. Daha sonra gidip arkadaşlarına haber verir. Daha sonra tekrar hepsi uykuya dalarlar. Halk onların uyudukları mağaranın girişine bir mescid yapmaya karar verirler.
HRİSTİYAN TOPLUMLARDAKİ DURUMU...
Ortodoks ve Katolik kiliseleri olayı yâd ederler. Bununla birlikte Batı'da aydınlanmanın ve Protestanlığın yükselişi ile birlikte Yedi Uyurlar hikâyesi apokrif bir efsâne olarak nitelendirildi ve Roma Katolik Kilisesi olayı insanları etkilemeye yönelik bir romantizm olarak itibarsızlaştırdı.
Yorum