Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Bati Trakyanin Hukuki Statüsü

Daraltma
X
Daraltma
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Bati Trakyanin Hukuki Statüsü

    Hiçbir Devlete Ait Olmayan Topraklar: Batı Trakya´nın Hikâyesi.

    Batı Trakya, doğuda Meriç Nehri ile Türkiye´den, batıda Mesta-Karasu Nehri ile Yunanistan Makedonya’sından, kuzeyde Rodop dağları ile Bulgaristan´dan ayrılmakta, güneyde Ege Denizi ile çevrili bulunmaktadır.

    550 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan Batı Trakya’da Türk hâkimiyeti, bölgenin 1363’te fethedilmesiyle başlamış ve 1913’te Balkan Savaşları sırasında kaybedilmesiyle sona ermiştir. 10 Ağustos 1913 tarihin de 2. Balkan Savası sonrasında Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan tarafından Romanya’nın başkenti Bükreş de imzalanan anlaşma ile buğun Batı Trakya olarak adlandırdığımız bölge kesin olarak Osmanlı İmparatorluğundan Bulgaristan’a geçmiştir. ( 1 )

    1. Dünya Savası öncesinde Batı Trakya’ya ya hukuken sahip olan Bulgaristan Ekim 1915 yılında 1. Dünya Savaşı Sırbistan’a savaş açarak dahil olmuştur. İtilaf Devletlerini oluşturan İngiltere, Fransa ve İtalya, Bulgaristan’a savaş ilân etmişlerdir. Bulgaristan, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu saflarında yer almıştır ( 2 ) 29 Eylül 1918 de Bulgaristan, Selanik Ateşkes antlaşmasını imzalayarak, savaşın mağlup tarafında yer aldığını kabul etmiştir. (3)

    Yunanistan, ise Temmuz 1917 yılında İngiltere, Fransa, İtalya’nın yanında İtilaf Devletleri safında savaşa girmiş, kazanan tarafta yer almıştır ( 4 )

    BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI BULGARİSTAN VE BATI TRAKYA

    29 Eylül 1918, Selanik Ateşkes Antlaşması sonrasında 18 Ekim 1919 tarihinde Bulgaristan Batı Trakya’dan askeri ve idari olarak çekilmeye başlamış, 20 Ekim 1919 tarihinde Fransız askerlerine, Batı Trakya’nın Bulgaristan tarafından devir işlemi tamamlanmıştır. (5)

    PARİS BARIŞ KONFERANSI VE BULGARİSTAN

    İtilâf Devletlerinin Bulgaristan ile Selanik, Osmanlı İmparatorluğu ile Mondros, Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Villa Giusti ve Almanya ile Rethondes ateşkes antlaşmalarını imzalamaları ve Birinci Dünya Savası’nda çatışmaların sona ermesinden sonra 18 Ocak 1919 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris de 32 Ülkenin katılımı ile bir barış konferansı başlamıştır. ( 6 )

    Paris Barış Konferansın da Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu ile imzalanacak olan Barış antlaşmalarının metinleri bu konferans da hazırlanmıştır, bunu sonucunda Almanya ile 28 Haziran 1919 tarihinde Versailles Barış Antlaşması, Avusturya ile 10 Eylül 1919 tarihinde St.Germain en Laye Barış Antlaşması, Bulgaristan ile 27 Kasım 1919 tarihinde Neuilly Sur Seine Barış Antlaşması, Macaristan ile 4 Haziran 1919 tarihinde Trianon Barış Antlaşması ve Osmanlı İmparatorluğu ile 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Barış Antlaşması imzalanmıştır.

    Paris Barış Konferansının en önemli yaptırımı Barış antlaşmalarının hazırlanmasının yanında bugünkü Birlemiş Milletler'in temelini oluşturan ve hukuki olarak da devamı olduğu Milletler Cemiyeti’nin Paris Barış Konferansı'nda Dünya çapında bir örgüt olarak oluşturulmuş olmasıdır.

    Bunun sağlanması için Paris Barış Konferansı'nda hazırlanan ve imzalanan 5 barış antlaşmasının giriş kısmında yer alan ilk 26 madde Milletler Cemiyeti sözleşmesi ( Leage of the Nations Convenant) yer almıştır.

    Bu aynı zamanda imzalanan barış antlaşmalarının uygulanmasının ve denetiminin uluslararası bir örgüt olarak yeni kurulan Milletler Cemiyeti ne verilmesini sağlamayı da amaçlanmıştır.

    Osmanlı İmparatorluğu ile imzalanan Sevr Antlaşması da bu kapsamda hazırlanmıştır, ama onaylanmadığı için hukuki bir geçerliliği hiç bir zaman olmamıştır.

    Osmanlı İmparatorluğu temsilcisi Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın imzaladığı antlaşmanın da ilk 26 maddesini Milletler Cemiyeti sözleşmesi oluşturmaktadır. ( Türkiye Cumhuriyeti devletinin imzaladığı Lozan Barış Antlaşmasında ilk 26 madde olarak Milletler Cemiyeti sözleşmesi yer almamaktadır. )

    Sevr Antlaşması, ülkemizde Birinci Dünya Savası sonrasında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920’de imzalanan barış anlaşması olarak bilinmektedir, diğer bir hafıza olarak İmparatorluğu´nun parçalanmasını belgeleyen uluslararası metin olarak akla gelmektedir.

    Oysa aynı yer Fransa’nın başkenti Paris’in banliyösü olan Sevr’de ve ayni tarihte 10 Ağustos 1920 de bir değil, 9 adet Sevr Antlaşması’nın imzalanması söz konusudur.

    İtilaf Devletleri ile Sırp-Hırvat-Slovenya arasında ki antlaşma,İtilaf devletleri ile Polonya,

    Romanya, Çekoslovakya ve Sırp-Hırvat-Slovenya arasında ki sınır antlaşması,

    İtalya, Polonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Slovenya ve Çekoslovakya arasındaki antlaşma,

    Yunanistan ve İtalya arasındaki antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayan barış antlaşması,

    İtilaf Devletlerinin Ermenistan ile yapmış olduğu antlaşma, Batı Trakya’yı Yunanistan’a resmen veren Trakya konusundaki antlaşma,

    İtilaf Devletlerinin Anadolu’nun paylaşımı noktasında kendi arasında yapmış olduğu antlaşma, yine İtilaf Devletleri ile Yunanistan’dan arasında Yunanistan’da ki azınlıkların korunmasıyla ilgili olarak yapılan antlaşma ki, “Yunan Sevr’i” olarak bilinmektedir.

    Paris Barış Konferansın da 3 Kasım 1919 tarihinde yapılan 57.oturumda alınan bir karar ile kazanan taraf da yer alan ,Yunanistan devletine Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanacak Barış Antlaşmaları ile kendisine verilen topraklar kesinlesene kadar herhangi bir antlaşma imzalamama hakki verilmiştir… ( 7 )

    Yunanistan 10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı İmparatorluk temsilcisi Sadrazam Damat Ferit Paşa, Barış antlaşmasını imzalamasından sonra Yunanistan adına Venizelos, Sevr’de imza atmıştır.

    NEUİLLY SUR SİENE BARIS ANTLAŞMASI, BULGARİSTAN VE BATI TRAKYA

    27 Kasım 1919 tarihinde İngiltere, Fransa, İtalya ve Bulgaristan arasında Paris’in banliyösü Neuilly Sur Seine de imzalanan Barış Antlaşmasının ilk 26 maddesini Paris Barış Konferansında oluşturulan Milletler Cemiyeti sözleşmesinin 26 maddesi oluşturmaktadır. ( 8 ) Antlaşmanın 1.kısmı bu kısımdır.

    Neuilly Sur Seine Barış Antlaşması’nın 2. kısmı Sınırlar baslığı altında yer almaktadır ve 27. madde ile başlamaktadır. Antlaşmanın 27 maddesinde Bulgaristan devletinin Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris Barış Konferansında görüşmeler sonrasında belirlenen yeni sınırları tarif edilmiştir.

    27.Maddenin 2. fıkrası Yunanistan başlığı altındadır ve burada Yunanistan ile olan yeni sınırlar, diğer bir deyişle Yunanistan’ın toprak kazancı, Bulgaristan’ın toprak kaybı yazılmaktadır. ( 9 )

    1913 Yunanistan Bulgaristan sınırının değişikliği belirtilmektedir, diğer bir deyişle Bati Trakya burada söz konusudur.

    Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 3. Kısmı Politik kısımdır, bunun da 42. ve 47. Maddeleri arasındaki kısım Yunanistan başlığı altında yer almaktadır.

    Bulgaristan 3. kısımda Yunanistan başlığı altında ki 42. maddesinde Yunanistan lehine Bati Trakya olarak adlandırılan bölgeden feragat ettiğini belirtirken,

    46. maddede Yunanistan’ın Bulgaristan’dan alacağı topraklarda yasayan insanların her türlü din, dil ve ırk ( etnik ) kökenini garanti altına alacağı bir antlaşma yapacağı belirtilmiştir.

    Yunanistan burada antlaşmayı Bulgaristan ile değil İtilaf Devletlerini oluşturan merkezi ülkelerle yapacağı yazılmıştır. ( 10 )

    Batı Trakya’yı Neuilly Sur Seine antlaşması ile kaybeden Bulgaristan, bu antlaşma da 1913 Bükreş antlaşması ile topraklarına kattığı ve vatandaşı yaptığı Batı Trakya da yasayan herkesi din, dil ve irk olarak kendilerini ifade edecekleri azınlık haklarının Yunanistan tarafından İtilaf devletlerini oluşturan merkezi devletler ile yapacakları bir sözleşmeyle verileceğini Barış Antlaşmasının 46. maddesinde belirtmiştir.

    Bu Yunanistan açısından Batı Trakya’yı Bulgaristan’dan almanın bir şartı, Bulgaristan açısından da Batı Trakya’yı Yunanistan`a vermenin bir şartı olarak yer almıştır.

    Ayrıca antlaşmanın ilk 26 maddesi Milletler Cemiyeti sözleşmesi olarak yer alması, bahsi gecen 46.maddede belirtilen din, dil ve irk olarak kendilerini ifade etmesi konusunda Bati Trakya’daki eski Bulgar vatandaşlarının azınlık hakları konusunda Milletler Cemiyeti’ne sorumluluk vermektedir.

    Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 48. Maddesi çok önemlidir.

    Zira Trakya baslığı altındaki bu madde de Antlaşmanın 27.Maddesinde belirtilen sınırlar herhangi bir ülkeye yani Yunanistan’a verilene kadar merkezi İtilaf Devletlerini oluşturan ülkelere, Fransa, İngiltere ve İtalya’ya her türlü yönetim hakkını vermektedir.

    Diğer bir deyişle de sorumluluğunu vermektedir.

    MİLLETLER CEMİYETİ, AZINLIK HAKLARI VE BATI TRAKYA

    Polonya ile İtilaf Devletleri arasında 28 Haziran 1919 tarihinde imzalanan Versailles Barış Anlaşmasının azınlık hakları konusunda yer alan maddeleri, Paris Barış Görüşmeleri sırasında savaşta yer alan İtilaf Devletleri, İngiltere, Fransa, İtalya, ABD ve Japonya kendilerinin yanında yer alan ülkelere de iletilerek benzer maddelerin kendi, antlaşmalarında da olacağını belirtilmiştir.

    Yunanistan’ın Venizelos başkanlığındaki heyeti bu maddeleri tek tek görüşmüş ve onaylamıştır.

    Unutmamak gerekir ki Yunanistan savaşın kazanan tarafında yer alan bir ülke olarak, barış görüşmeleri sırasında toprak kazancı olan bir ülke olarak antlaşmada imzacı devlet olarak bulunmaktadır.

    Bu koşullar altında Polonya Barış Antlaşmasında yer alan azınlık hakları ile ilgili maddeleri örnek alarak, kabul etmiştir. Azınlık hakları ile ilgili maddeler Paris Barış Konferansı sırasında imzalanan 8 adet antlaşmada ayni metin içerisinde yer alan çok ufak değişikliklerle aynı şekilde yer almıştır.

    İtilaf Devletleri ile yapılan azınlık hakları konusunda ki 8 antlaşma sırası ile, 28 Haziran 1919 Polonya ile Versailles, 10 Eylül 1919 Saint Germain en Laye’de Avusturya ile, 10 Eylül 1919, Saint Germain en Laye de Sırp-Hırvat Sloven Devleti ile, 10 Eylül 1919 Saint Germen en Laye’de Çekoslovakya ile, 27 Kasım 1919’da Neuilly sur Seine’de Bulgaristan ile, 9 Aralık 1919’da Paris’te Romanya ile,4 Haziran 1920’de Trianon’da Macaristan ile ve en son 10 Ağustos 1920 tarihinde Yunanistan ile Sevr antlaşmasıdır.

    Bu antlaşmaların tamamı da 1919 yılında kurulan Milletler Cemiyeti’nin garantisi altına verilmiştir.

    Tüm antlaşmaların garantörlüğünü Milletler Cemiyet-i almıştır. Tüm antlaşmalarda azınlıkların dinsel, dilsel ve etnik kimlikleri garanti altına alınmıştır.

    Bu antlaşmalardan 5 âdeti kazanan tarafta bulunan ülkelerin İtilaf Devletleri ile savaş sonrası topraklarının genişlemesi karşılığında kazanılan topraklardaki azınlıkların haklarının korunması noktasında yapılan antlaşmalar olarak geçmektedir. Bu antlaşmalar Yunanistan, Polonya, Romanya, Çekoslovakya ve Yugoslavya’dır.

    Birinci Dünya Savaşında kaybeden tarafta bulunan 3 ülke Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan, barış antlaşmalarında bu maddeleri kabul etmişlerdir.

    Savaşa Osmanlı İmparatorluğu olarak giren ve Barış antlaşmasını Türkiye Cumhuriyeti olarak Lozan ile yapan Türkiye’de bu kategoridedir.

    Ayrıca 6 ülke Milletler Cemiyeti’ne ülkelerinde bulunan azınlıkların korunması noktasında Deklarasyon vererek, kendi ülke azınlıklarını Milletler Cemiyeti koruması, garantörlüğünün altına sokmuşlardır. Bu ülkeler Arnavutluk, Estonya, Finlandiya, Lituanya, Letonya ve Irak tır.

    YUNANİSTAN’IN SEVR ANTLAŞMALARI VE BATI TRAKYA

    9 Ağustos 1920 tarihinde Bulgaristan Meclisi tarafından Neuilly Sur Seine Antlaşmasının onaylanması ve hukuki geçerlilik kazanmasından hemen bir gün sonra,10 Ağustos 1920 tarihinde Paris’in banliyösü olan Sevr`de yer alan Porselen Fabrikasında Yunanistan, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya ile 2 adet antlaşma imzalamıştır.

    Birinci Sevr Antlaşması Batı Trakya’nın Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 48. Maddesi çerçevesinde merkezi İtilaf Devletlerine bırakılan yönetim hakkının Yunanistan’a devredilmesine ilişkindir.

    Antlaşmanın

    1. Maddesi bu yetkinin devrini belirtir iken,

    2. Maddede, Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 27. Maddesine ve 43. Maddesine gönderme yaparak sınırları belirtmiştir, bugünkü Bati Trakya olarak adlandırdığımız bölgenin Bulgaristan’dan Merkezi İtilaf Devletlerine ve nihai olarak da Yunanistan’a verilmesi bu antlaşma ile tamamlanmıştır. ( 11 )

    Bu antlaşmanın

    3. Maddesinin 2. Paragrafında Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 46. Maddesine direkt gönderme yer almaktadır.

    Batı Trakya’yı Yunanistan’ın alma şartı olarak din, dil ve irk konusunda ki azınlık hakları açık ve net olarak yazılmıştır.

    Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 46. Maddesinde belirtilen Batı Trakya’nın Bulgaristan’dan Yunanistan’a devri konusunda, burada yasayanların din, dil ve ırk konusunda ki azınlık hakları tüm Yunanistan’ı kapsayacak şekilde Sevr’de yine aynı tarihte 10 Ağustos 1920 tarihinde ayrı bir antlaşma olarak imzalanmıştır. ( 12 )

    2 kısım ve toplam 20 maddeden oluşan 2. Sevr Antlaşmasının 1. kısmı Azınlık Hakları ile ilgilidir.

    Antlaşmanın 1. maddesi, bu antlaşmada yer alan 2. ve 8. maddelerde dahil olmak üzere, 2. ve 8. maddeleri arasında yer alan maddeleri Yunanistan’ın anayasal maddeleri olarak belirtmiş ve hiç bir yasanın bunların üzerine çıkamayacağı, hiçbir antlaşmanın bunları değiştiremeyeceği açıkça belirtilmiştir. ( 13 )

    Antlaşmanın 2. Maddesi Yunanistan’da yaşayan insanların doğumuna, milletine, dinine ve ırkına bakılmaksızın özgürlük ve eşitlik getirdiği yazılıdır.

    Antlaşmanın 8. Maddesi Yunanistan’da yasayan azınlıkların Yunan vatandaşları ile dinsel, dilsel ve ırksal olarak kendilerini ifade etme haklarını garantiye almıştır.

    Antlaşmanın 7. Maddesinin 2. paragrafı 1914 sonrasında Yunanistan’ın kazanmış olduğu topraklarda ki seçim ile ilgilidir.

    Sadrazam Damat Ferit Paşa tarafından imzalanan Osmanlı İmparatorluğu Sevr antlaşmasında Edirne ilini alan Yunanistan, bu antlaşmanın 15. Maddesinde Edirne için özel bir seçim sistemini kabul etmiştir. (14 )

    Antlaşmanın 16. Maddesinde Yunanistan ülkesinde yer alan azınlıkların dinsel, dilsel ve ırksal haklarının Milletler Cemiyeti garantörlüğü altına alınmasını kabul etmiştir.

    Antlaşmanın başlangıç bölümünde Yunanistan’ın bundan sonra edinebileceği topraklar içinde geçerli olduğu açıkça belirtilmiştir. (15)

    Bu da Yunanistan’ın 2. Dünya Savası sonrasında elde ettiği 12 Ada içinde bu antlaşmanın geçerliliğini ortaya çıkarmaktadır.

    YUNANİSTAN’IN AZINLIK HAKLARINI BELİRTEN SEVR ANTLAŞMASI, LOZAN ANTLASMAŞI VE BATI TRAKYA

    24 Temmuz 1924 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu ile savaşa giren İtilaf Devletleri, hiçbir zaman onaylanmayan ve geçerliliği olmayan Osmanlı İmparatorluğu ile imzaladıkları Sevr Antlaşması tarihe karışmış, 1. Dünya Savası Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan antlaşmayla bitmiştir.

    Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan Sevr Antlaşmasında Çatalca’ya kadar toprak kazanımında olan Yunanistan, Lozan Antlaşması ile bu kazanımlarını kaybetmiş, sınır Meriç nehri olarak belirlenmiştir.. Edirne ili Yunanistan sınırları dışında kalmıştır.

    Bu durumda 10 Ağustos 1920 tarihinde merkezi İtilaf Devletleri ve Yunanistan arasında yapılmış olan Azınlık Hakları sözleşmesinde 15. madde de belirtilen Edirne ili için özel secim sistemin ve 7. maddenin 2. paragrafında belirtilen secimler için tarih uygulamasının yürürlülüğü fiilen ortadan kalkmış bulunmaktadır. Bu sebeple Lozan Antlaşmasına Ek 16 notu protokol olarak İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya, Yunanistan ile 24 Temmuz 1924 tarihinde bir antlaşma imzalamışlardır. Bu antlaşmanın aslında 10 Ağustos 1924 Yunanistan Azınlık Hakları Antlaşmasının revize edilme antlaşması diye nitelendirilmesi en doğru tanımdır.

    Lozan Antlaşmasına Ek 16 Nolu Protokol ile, Sevr Antlaşmasının 7. Maddesinin 2. Paragrafı ve 15. Maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. ( 16 )

    Yunanistan, Lozan Antlaşması imzalanana kadar onaylamadığı Sevr Antlaşmalarını 29 Eylül 1923 ve 30 Ekim 1923 tasdik belgeleri ile onaylamıştır. ( 17 )

    MİLLETLER CEMİYETINİN 10 AGUSTOS 1920 SEVR YUNANİSTAN AZINLIK HAKLARI ANTLAŞMASINA GARANTÖRLÜĞÜ

    24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşması sonrasında, Yunan Meclisi tarafından onaylanan 10 Ağustos 1920 tarihli Yunan Sevr Antlaşması ve Lozan’da 16 Notu Ek Protokol antlaşmasının yürürlüğe giriş tarihi 6 Ağustos 1924 olarak belirlenmiştir.

    Lozan Barış Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi de 6 Ağustos 1924’dir ve bu antlaşmada da azınlık haklarının korunması ile ilgili hususlar 37. ve 45. maddeler arasında yer almaktadır.

    6 Ağustos 1924 tarihinde her iki antlaşmanın yürürlülüğe girmesi sonrasında, Milletler Cemiyeti toplanarak azınlık hakları konusunda hangi antlaşmaları kendi garantörlüğüne alması gerektiği konusunda özel bir toplantı yapmıştır. Konuyu incelemesi için Brezilyanın Milletler Meclisinde ki temsilcisi Mello Franco’dan Türkiye ve Yunanistan için Milletler Cemiyetinin hangi antlaşmaları garantörlük kapsamına alacağına ilişkin görüş istemiştir.

    Mello Franco 26 Eylül 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti Konseyine sunduğu raporda Yunanistan için Lozan’da imzalanmış Ek 16 Notu Protokolde düzenlenmiş şekli ile 10 Agustus 1920 Yunan Sevr antlaşmasını Milletler Cemiyeti garantörlüğü kapsamına alınmasını istemiştir ve önerisi oybirliği ile kabul edilerek 06 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe giren Yunanistan Sevr Antlaşmasını azınlık hakları konusunda Milletler Cemiyeti’nin garantörlüğüne almıştır. Milletler Cemiyeti Genel Konseyi’nin almış olduğu kararın numarası C.484.1924 I dır. Bu karar tekrar 1925 tarihinde Milletler Cemiyeti 6.Genel Kurulunda alınan bir karar ile de teyit edilmiştir. ( 18 )

    1925 yılında yapılan Milletler Cemiyeti 6. Genel Kurulunda alınan bu karar tekrar teyit edilmiştir. ( 19 )

    Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, gerek Milletler Cemiyeti’nin azınlık hakları konusunda garantörlüğü altına altını gerek Türkiye Cumhuriyeti acısından Lozan Barış Antlaşması, gerekse de Yunanistan acısından Sevr Antlaşması’nın yürürlüğe giriş tarihidir.

    6 Ağustos 1924 tarihinde her iki antlaşmada yürürlüğe girmiş ve 26 Eylül 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti garantörlüğü kapsamına alınmıştır.

    Milletler Cemiyeti kendisini lav edene kadar ve Birleşmiş Milletler kurulana kadar, Yunanistan Milletler Cemiyetinin garantörlüğü altına almış olduğu 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması ile ilgili herhangi bir itiraz da bulunmamıştır. Milletler Cemiyeti de bu konuda ek bir karar almamıştır.

    BİRLEŞMİŞ MİLLETLER AZINLIK SÖZLEŞMELERİ GARANTÖRLÜĞÜ VE MİLLETLER CEMİYETİNİN 2 HATASI ( TARİHİN EN BÜYÜK DİZGİ HATASI )

    İkinci Dünya Savası sonrasında Milletler Cemiyetinin kendisini lağvetmesi sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler azınlık hakları konusunda Birleşmiş Milletler sözleşmesinde bir madde yer almamıştır, Milletler Cemiyeti 26 maddelik ana sözleşmesinde de azınlıklar ile ilgili bir madde bulunmamaktaydı, antlaşmalar ve deklârasyonlar (Bildirge) üzerinden belirli ülkeler de yasayan azınlıklar için Milletler Cemiyeti garantörlük vermişti.

    Birleşmiş Milletler, 1. Dünya Savaşı sonrasında yapılmış azınlık hakları antlaşmalarına verilmiş garantörlük konumunu ve ülkelerin sorumluluklarını kendi gündemine almıştır. Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan Ekonomik ve Sosyal Konsey, Milletler Cemiyeti garantisi altına alınmış azınlık hakları konusunda 7 Nisan 1950 tarihinde E/CN.4/367 kararı ile 1919 yılı sonrasında oluşturulan azillik hakları sözleşmeleri sistemini ve Milletler Cemiyeti garantörlüğü konusunda Birleşmiş Milletlerin statüsünü değerlendirmiş ve her ülkeyi tek tek incelemiştir, buna Yunanistan’ın ve Türkiye’de dâhildir. (20)

    Türkiye’yi Lozan Antlaşması çerçevesinde incelerken azınlıkların korunması noktasında herhangi bir değişiklik olmadığını, Lozan Antlaşmasının Birleşmiş Milletlerin garantisi altında olduğunu belirtmiştir. Ekonomik ve Sosyal Konsey, Lozan Antlaşmasının 45. maddesine özel bir gönderme yapmıştır. 45. maddeye gönderme yaparak “İşbu fasıl ahkâm ile Türkiye’nin gayrimüslim ekalliyetleri hakkında tanınan hukuk, Yunanistan tarafından dahi kendi arazisinde bulunan Müslüman ekalliyet hakkında tanınmıştır”, Lozan Antlaşmasın da Yunanistan’da bulunan Batı Trakya’daki Türk azınlığı ve Türkiye’de İstanbul’da bulunan Rum azınlığın aynı rejim altında koruma altında olduğunu belirtmiştir.

    Yunanistan’ı incelerken, Yunanistan baslığı altında giriş kısmının ilk cümlesi, 10 Ağustos 1920 Yunanistan’ın Merkezi İtilaf Devletleri ile imzaladığı Sevr Antlaşması ile oluşturulan genel azınlık koruma rejimi ile verilen genel azınlık hakları ile 24 Temmuz 1924 yılında Türkiye ile yapılan Lozan antlaşması ile Yunanistan’da ki Müslüman azınlık için oluşturulmuş özel sistemin birbirinden ayrılması gerektiği olarak yazılmıştır.

    Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi Yunanistan’ı azınlık hakları konusunda bu çalışma da iki antlaşma baslığı altında incelemiştir. 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması.

    Birleşmiş Milletler, Türkiye Cumhuriyeti ile yapılmış Lozan Antlaşmasını kastedilerek eğer komsu bir ülkeye bir ulusal azınlık özel statü ile bağlanmış ise, genel azınlık hakları antlaşması bahsedilen azınlık hakları, özel antlaşma ile bağlanmış azınlık için geçerli değildir cümlesini yazmıştır.

    Sonuç kısmında, genel azınlık hakları yani 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması kastedilerek, Yunanistan’ın sorumluluğunda değişikliğe neden olabilecek bir sebep olmadığı belirtilmiştir.

    Lozan Antlaşması ile oluşturulmuş azınlık koruma rejimi baslığı altında da Birleşmiş Milletler, Türkiye ve Yunanistan’ın ayrı ayrı konumlarında bir değişiklik olmadığını belirtilmiş, sorumlulukların devam ettiği belirtilmiştir.

    Birleşmiş Milletler, Ekonomik ve Sosyal Konseyi 7 Nisan 1950 tarihli E/CN.4/367 notu kararında, Yunanistan’da Batı Trakya’da ki Türk azınlığın haklarını Lozan Antlaşması ile sınırlar duruma getirmiştir.

    Birleşmiş Milletlerin, Yunanistan’ın azınlık hakları konusunda Milletler Cemiyeti’nden farklı bir karar almasının sebebi, bu farklı yorumun kökeni nedir, neden farklı bir hukuki yorum getirilmiştir diye araştırma yapınca şahsim olarak, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyinin bu çalışma için referans aldığını belirttiği kitabi inceledim. Kitabin numarası C.L.110. 1927 I ANNEX. 1927 yılında Milletler Cemiyeti tarafından basılmış bir kitap. ( 21 )

    Kitap, Milletler Cemiyeti tarafından garantörlüğü altına alınan azınlık hakları sözleşmelerini ihtiva ediyor. Bahsi gecen kitabi inceleyince Türkiye ve Yunanistan acısından Lozan ve Sevr antlaşmaların yürürlülüğe giriş tarihlerinin uyuşmadığı, Yunanistan acısından Sevr Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihinin 30 Ağustos 1924 tarihi olarak basıldığını, Lozan Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi olarak da 6 Ağustos 1924 tarihinin yazıldığını fark ettim.

    Milletler Cemiyeti tarafından 26 Eylül 1924 tarihinde Brezilya temsilcisi Mello Franco tarafından hazırlanıp, C.484.1924 I tarihli ile kabul edilen, Yunanistan için Sevr Antlaşmasının azınlık hakları garantörlüğe alındığı kararda Yunanistan için Sevr Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi olarak 6 Ağustos 1924 yazılmaktaydı.

    Aynı şekilde 1925 yılında Milletler Cemiyeti 6. Asamblesinin almış olduğu kararda da Yunanistan acısından Sevr Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi 6 Ağustos 1924 olarak yazılmaktaydı. Ayrıca diğer incelediğim tüm Milletler Cemiyeti resmi evraklarında da yazılan tarih 6 Ağustos 1924 olarak geçmektedir. Bu sebeple 1927 yılında Milletler Cemiyeti tarafından basılmış kitap da Yunanistan için Sevr Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi konusunda bir dizgi hatasının yapıldığını fark ettim. ( 22 )

    10 Ağustos 1920 Yunanistan Sevr Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi olarak 6 Ağustos 1924 tarihi yerine, 30 Ağustos 1924 tarihi olarak kitapla basılmış. 1927 tarihli Milletler Cemiyeti kitabında burada tarih ile ilgili olarak bir dizgi hatası yapılmış. Lozan Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihi ise doğru olarak 6 Ağustos 1924 tarihi ile basılmış. ( 23 )

    Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi referans aldığı Milletler Cemiyeti basımı kitaptaki Türkiye ve Yunanistan acısından antlaşmaların yürürlülüğe giriş tarihlerine bakarak hukuki yorumda bulunmuşlardır. Bu sebeple yürürlülüğe giriş tarihi daha önce olarak yazılan Lozan Antlaşmasını Batı Trakya’daki Türk azınlık acısından temel almışlardır. Genel Yunanistan Azınlık Hakları Antlaşması olan Sevr’den önce yapıldığı var sayılmış, buna göre hukuki hüküm verilmiştir.

    Milletler Cemiyeti C.L.110. 1927 I ANNEX 1927 tarihli kitabında bir hata daha yapmıştır. Kitabin Yunanistan baslığı altında antlaşmalar kısmına 10 Ağustos 1920 yılında Yunanistan’ın Merkezi İtilaf Devletleri ile yapmış olduğu Trakya Antlaşması yer almamıştır. Bu antlaşmanın 3. Maddesinin 2. Paragrafında Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 46 Maddesine direkt gönderme yer almaktadır.

    Batı Trakya’yı Yunanistan’ın alma şartı olarak din, dil ve irk konusunda ki azınlık hakları açık ve net olarak yazılmış bulunmaktaydı, asıl bu Antlaşma Yunanistan’ın Batı Trakya’yı alma şartı olarak belirtilen azınlık haklarının verileceği net olarak belirtilmiştir.

    BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN YUNANİSTAN’DA AZINLIK HAKLARI KONUSUNDA KARAR ALIRKEN YAPTIĞI 3 HATA VE BATI TRAKYA

    Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi 7 Nisan 1950 tarihinde E/CN.4/367 notu raporunun Yunanistan baslığı altında azınlık hakları konusunda karar alırken 3 hata yapmıştır,

    1 – Yunanistan’daki azınlık hakları antlaşmasının kökeni incelenmemiştir. Bulgaristan devletinin azınlık antlaşması şartı ile devrettiği Batı Trakya’nın Neuilly Sur Seine Antlaşmasında açıkça belirtilen Bati Trakya’nın toprak teslim şartı olan 46. Maddesini gözden kaçırmıştır. Bu Madde de açıkça Batı Trakya’nın Yunanistan’a devredilmesinin şartı olarak din, dil ve irk konusunda ki azınlık haklarının verileceği net olarak yazılıdır.

    2 - Neuilly Sur Seine antlaşmasının 48. Maddesinde Bulgaristan devleti Batı Trakya’nın geçici olarak Merkezi İtilaf Devletleri’ne bıraktığını ve bu sebeple Yunanistan’ın merkezi İtilaf Devletleri ile yapmış olduğu 10 Ağustos 1920 Sevr Trakya Antlaşmasının 3. Maddesinin 2. paragrafında bu şart açıkça belirtildiği halde, bu antlaşma Milletler Cemiyeti tarafından basılan 1927 tarihli bahsi gecen kitaba alınmadığı için, Birleşmiş Milletler bu antlaşmayı görmezden gelmiştir veya raportörler, Yunanistan ile Merkezi İtilaf Devletleri arasında yapılan bu Antlaşmayı hiç bilmemişlerdir.

    10 Ağustos 1920 tarihinde Yunanistan`in Sevr `de Bati Trakya ile ilgili antlaşmanın ve Yunanistan’da ki Azınlık Hakları Antlaşmasının Yunanistan’ın Sevr`de imzaladığı 2 Antlaşmanın beraber incelenmesi gerekirken, sadece yürürlüğe giriş tarihinde dizgi hatası olan Sevr Azınlık Hakları Antlaşması incelenmiştir.

    3 - Milletler Cemiyeti tarafından basılan C.L.110.1927 ANNEX I kitabi referans alınarak 7 Nisan 1950 tarihli E/CN.4/367 tarihli rapor hazırlanırken, Yunanistan’ın Azınlık Hakları konusunda yapmış olduğu 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşmasının yürürlüğe giriş tarihinde ki 6 Ağustos 1924 tarihi yerine, 30 Ağustos 1924 tarihinde ki dizgi hatası sebebi ile Lozan Antlaşmasının yürürlülüğe giriş tarihinin daha önce olmasına göre hukuki yorumda bulunmuşlardır.

    Yunanistan’ın Azillik hakları Antlaşmasında yer alan azınlık haklarını düzenleyen 2. ve 8. Maddeler anayasal madde hükmünde olduğu, hiç bir yasa, antlaşma ve ya değişikliğin bu antlaşmanın üstüne çıkamayacağı açıkça belirtilmiştir.

    BATI TRAKYA’NIN HUKUKİ STATÜSU

    Yunanistan Devleti Batı Trakya’da ki Türk azınlık hakları acısından yıllardır 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr’de imzalamış olduğu 2 antlaşmadan doğan yükümlülüklerini ret etmektedir. Bu durumda ortaya su sonuçlar çıkmaktadır.

    1- 1. Dünya Savası sonrasında yapılmış olan bir barış antlaşmasının, Bulgaristan ile yapılmış Neuilly Sur Seine Barış Antlaşması’nın 46. Maddesinde belirtilen şartlar yerine getirilmemiş bulunmaktadır,

    2 - Merkezi İtilaf Devletleri’ni oluşturan 3 ülke Fransa, İngiltere ve İtalya, Neuilly Sur Seine Antlaşmasının 48. Maddesine göre sorumlulukları, her ne kadar Yunanistan ile 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr’de 2 antlaşma yapmış olsalar bile, Yunanistan bu antlaşmaları ret ettiği için, Batı Trakya için devam etmektedir.

    3 - Yunanistan, Merkezi İtilaf Devletleri ile Batı Trakya’yı alma koşulu olan anlaşmayı yok saydığı için, başlangıçdan bugüne kadar sadece Lozan Antlaşması Batı Trakya Türkleri için geçerli saydığını beyan ettiği için, hukuken Batı Trakya’nın sahibi sayılamaz. Yunanistan fiili askeri işgal gücü statüsünde Batı Trakya’da bulunmaktadır.

    4 – Yunanistan’ın bu çerçevede bugüne kadar Batı Trakya için yapmış olduğu her turlu tasarruf hukuken geçersizdir. Hiçbir zaman Bulgaristan vatandaşlığı kökenine sahip bir kişiyi hukuken kendi vatandaşı olmadığı için vatandaşlıktan çıkaramaz.

    Bu sebeple Yunanistan’ın vatandaşlıktan çıkararak ülkeye sokmadığı tüm Helen olmayan Batı Trakya kökenliler Birleşmiş Milletler koruması altında Yunanistan vatandaş olmadan Batı Trakya’ya geri dönme ve yerleşme ve Yunanistan devletinden görmüş oldukları zararların karşılanması noktasında tazminat alma hakkına sahiptirler.

    5 – Yunanistan Devleti, açıkça Barış Antlaşmasının şartlarını çiğnediği için askeri işgal gücü statüsünde bulunduğu Batı Trakya’da, yerli halkı hukuk dışı, her türlü antlaşmaları hiçe sayarak, kendi topraklarına sokmadığı içen Birleşmiş Milletler belgelerinde gecen RASIST REJIM tarifi içerisinde hareket ettiği kabul edilmelidir…

    Ek Bilgi Notu;

    3370/1955 Sayılı Yunanistan Vatandaşlık Kanunundaki 19. Madde uyarınca Batı Trakya’ya sokmadığı Türk’lerin Batı Trakya’ya geri dönüşü, Birleşmiş Milletler güvencesi ve koruması altında gerçekleştirilmesi sorun konusudur. Batı Trakya Türklerinin geri dönüşleri için Yunanistan vatandaşı olma yükümlülükleri bulunmamaktadır ve bu geri dönüşten Birlemiş Milletler olduğu kadar, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’da maddî ve manevî olarak sorumlu bulunmaktadırlar. İngiltere, İtalya, Fransa ve Japonya’da sayıları 60 bini geçen tüm Bati Trakya’ya girişleri engellenmiş Türkler ve bu Türklerin aile bireylerine, yeni doğan çocuklarına ve torunlarına, Yunanistan devleti ile eşit derecede tazminat ödeme sorumluluğu bulunmaktadır.

    Yunanistan Vatandaşlık Kanunu 19. Madde

    “Geri dönme niyeti olmaksızın Yunan toprağını terk eden baksa soydan ( Yunan vatandaşı ), Yunan vatandaşlığını ( ithageneia ) kaybetti ilan edilebilir. Bu durum, yabancı ülkede doğan ve ikamet eden başka soydan ( Yunan vatandaşı ) içen de geçerlidir. Her iki velinin veya bunlardan sağ olanın Yunan vatandaşlığını ( ithageneia ) kaybetmiş olması halında, bunların/ bunun, yabancı ülkede yerleşmiş ve reşit olmayan çocukları da Yunan vatandaşlığını (ithageneia) kaybetti ilan edilebilir. Bumlar hakkında, Vatandaşlık ( İthageneias ) Konseyi’nin uygun görüşü Üzerine İçişleri Bakanı karar vermeye yetkilidir.” ( 24 )
    Her elini sıkanla dost, her canını sıkanla düşman olma

    BatiTrakyaninSesi Forumu
    www.batitrakyaninsesi.net
Çalışıyor...
X