Kaptan-ı Derya: Barbaros Hayrettin Paşa
Osmanlı Devleti’nin en büyük donanma komutanı ve kaptanı Barbaros Hayrettin Paşadır. 1478 yılı civarlarında, Midilli’de doğan Barbaros Hayrettin Paşa’nın asıl adı Hızır’dır. Hayrettin adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir. Barbaros takma adının; Avrupalılarca sakalının(Barbo) kırmızı( Rosso ) olmasından yakıştırıldığı, ya da ağabeyi Baba Oruç’un adının Avrupalılarca söylenişinden ona miras kaldığı sanılmaktadır. Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden olan Hayrettin Paşa, Kaptan-ı Derya olarak Osmanlı Devletinin ilk kaptan paşası ve amirallik görevi almıştır.
1473 yılında Midilli adasında doğan Hızır’ın babası Yakup Ağa, tımarlı sipahilerindendi. Rumeli( Vardar, Yenice) kökenli olan aileye 1462’de Midilli adasının Banava köyü, tımar olarak verilmişti. Dört kardeş; İshak, Oruç, Hızır ve İlyas denizciliği seçtiler ve Barbaros kardeşler adıyla tanındılar. Beşinci ve en küçük kardeşleri Yusuf ise Midilli’den ayrılmadı. Kardeşlerin önderi Baba Oruç diye anılan Oruç Reis’ti. Barbaros kardeşler önce Akdeniz’de deniz ticareti yaptılar. Denizcilikteki becerileri ve dürüstlükleriyle ünleri Mısır’a kadar yayıldı. Bir ara Midilli’den Trablusşam’a mal götürürken Rodas’lu Saint-Jean şövalyelerinin savaş gemilerince yolları kesildi. Çarpışmada küçük kardeş İlyas öldü ve Oruç Reis ise tutsak edildi ve forsa olarak çalışmaya başladı. Rodos şövalyeleri Antalya valisi Şehzade Korkut’a fidyesi ödenmiş yüz Türk tutsağını temsil ederken kaçtı. Sultan Korkut’un korumasına girdi ve korsanlığa başladı. Korkut’un Yavuz Sultan Selim tarafından öldürülmesi ve Yavuz’un Anadolu kıyılarında korsanlığı yasaklaması üzerine, Barbaros kardeşler Akdeniz’de Cerbe adasını üs edindiler ve buradan denize açılarak birçok Hıristiyan gemisini ele geçirdiler. 1514 yılında Tunus Sultanı Muhammet’in kendilerine verdiği Halkulvad kalesini üs yaptılar.
Oruç 1517’de İspanyollardan Cezayir’i alarak Sultan unvanıyla bir Türk devleti kurdu. İshak Reis’in 31 Ocak 1518’de ölümünün ardından, İspanyollarla yapılan savaşta da Oruç Reis öldü(10 Ekim 1518). Cezayir’deki devletin başına Hızır Reis geçti ve padişaha elçiler yollayarak Cezayir’in Osmanlı buyruğuna alınmasını istedi. 15 Mayıs 1519’da Hızır Reis Cezayir Beylerbeyi payesiyle paşa oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) Akdeniz’deki Osmanlı egemenliği doruk noktasına ulaştı.
Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir emiri Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. O zamanlar Paşa’nın 18 parça kadırgası ve bir o kadar da korsan gemileri vardı. 27 Aralık 1533’te Barbaros Hayrettin Paşa’ya Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı verildi. Bu arada Cezayir’de imparatorluğun eyaleti oldu. Barbaros Hayrettin Paşa ilk olarak Koron kalesini Andrea Doria kuvvetlerinden geri aldı ve Tunus’ta egemen olan Berberi hanedanından 1534 yılında Beni-Hafs devletine son vererek Osmanlılara bağladı. Alman imparatoru V. Karl’ın Tunus’u geri alması üzerine(1535) Barbaros Balear adalarına sefer düzenleyerek bunları yakıp yıktı. 11 Mayıs 1537’de İtalya’ya sefer açan Barbaros Apuglia kıyılarını topa tuttu. Buradan Korfu’ya yöneldi ve Kiklat adalarını ele geçirdi. 1538 yazında Andrea Doria2nın gemilerini kovalayarak Kerpe ve Kaşot adalarını aldı. Barbaros’un bu sonuncu seferi üzerine Papa ve V.Karl bir birleşik Avrupa armadası oluşturdu. Barbaros Eğri boz’da iken o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki birleşik Hıristiyan donanması, Yunan Deniz’inde toplanmaya başladı. Birleşik donanmanın komutanlığına Andrea Doria getirildi. Barbaros bulunduğu İstanköy körfezinden Preveze’ye geldi ve Preveze’nin güneyindeki Arta körfezine girdi. Doria Barbaro’un körfezden çıkarak Haçlı donanmasına saldıracağına inanmıyordu.
27 Eylül1538’de Osmanlı donanması körfezden çıktı ayça biçiminde dizilerek düşmana ateş açtı. Andrea Doria Aya Mavri adası açıklarına çekildi. İki donanma 28 Eylül 1538’de da karşılaştı. Barbaros, üstün sayıdaki düşman kuvvetlerini dağıtmayı başardı ve Haçlı donanmasını kesin yenilgiye uğrattı. Venedik Osmanlı Devleti ile barış imzaladıktan sonra Osmanlı Devleti, en büyük düşmanı V.Karl bu kez de Cezayir önlerinde yeniden yenilgiye uğrattı.(24 Ekim 1541) Osmanlı Devleti, bağlaşığı Fransa Kralı I.François’nın çağrısı üzerine Alman imparatoru V.Karl’a karşı onu desteklemeyi kararlaştırdı. Nice(Nis) seferine çıkan Barbaros(1543) Nice kalesini ele geçirdi ve Toulon’da kışladı. Bir yıl üç ay süren seferden sonra İstanbul’a döndü ve çok büyük şenliklerle karşılandı.
Ünlü Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa çok sayıda denizci yetiştirmiş olup, bunların en ünlüleri Turgut Reis, Salih reis, Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis ve Kılıç Ali Reistir. XVI. yüzyılda Akdeniz’i Türk egemenliğine hediye eden Barbaros Hayrettin Paşa son seferi olan Nice seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında 4 Temmuz 1546 tarihinde 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Barbaros Hayrettin Paşanın Türbesi İstanbul Beşiktaş’tadır. Bu türbenin bulunduğu meydana Barbaros Hayrettin Paşanın bir heykeli dikilmiştir.
Kaynakça:Tarih Ansiklopedisi
“Hadi aslanlarım; hadi yiğitlerim… Gün şanlı bayrağımızı semalarda dalgalandırmak günüdür!”
Enver Paşa 16 subay ve 100 Mehmetçik’ten oluşan birliği, Bulgar zulmü altında inim inim inleyen Batı Trakya’ya yolladı Kuşçubaşı Eşref komutasında. Edirne’den yola çıkıp da Ortaköy’e geldiğinde, bin 200 kişilik Bulgar çetesince vahşi bir biçimde katledilen 400 Osmanlı köylüsünün cesediyle karşılaştı. Kuşçubaşı Eşref bir gün sonra Bulgar çetesini yakaladı; darmadağın etti; beşi subay 95 kişiyi tutsak aldı!
Bütün silahlarına da el koyduktan sonra Bulgar’ın, önüne çıkanı ezip geçerek Mestanlı ve Kırcaali ele geçirildi. Yedi düvelin baskısıyla İstanbul, Enver Paşa’ya geri çekilmesini emretti. Enver Paşa dinlemedi; Kuşçubaşı Eşref’in yanına Süleyman Askeri Bey komutasında bir askeri birlik daha yolladı. Kısa sürede Eşref ve Süleyman Askeri Beyler Gümülcine’yle İskeçe’yi de geri aldı. Düvel-i Muazzama’nın baskısı öylesine artmıştı ki, Enver Paşa durun demek zorunda kaldı. Durmak yetmiyordu ama. Adamlar, geri alınan yerlerin Bulgarlara geri verilmesini de istiyorlardı!
Bunun üzerine Batı Trakya’yı ele geçiren Kuşçubaşı Eşref ve Süleyman Askeri Beyler bir açıklama yaptı: “Bizim Osmanlı’yla hiçbir ilgimiz yoktur! Biz Garbi Trakya Müstakil Hükümetiyiz!” Bağımsız devletin yönetim biçimiyse cumhuriyetti! Devlet Başkanı Süleyman Askeri Bey, Genelkurmay Başkanı Kuşçubaşı Eşref Bey. Bayrağı ay-yıldızlı, yeşil-beyaz-siyah renklerden oluşuyordu. Sözlerini Süleyman Askeri’nin yazdığı milli marşları da vardı. Posta teşkilatı kurup pul bastılar; pasaport düzenini kurdular. Öyle herkes elini kolunu sallaya sallaya gelemeyecekti. Ama başta Rusya olmak üzere, Avrupalılar eğer bağımsız bu devlet kendini lağvetmezse, Osmanlı’nın Doğu’sunda, merkezi Van olarak Ermenistan’ı kuracaklarını açıkladılar! Sonuçta Osmanlı Hükümeti zorla masaya oturtuldu ve İstanbul Antlaşmasıyla Garbi Trakya Müstakil Hükümeti tarihin sayfalarına gömüldü kurulduktan tam 58 gün sonra!
Bu Cumhuriyet masa basinda yok edilirken birkac yil sonrada Yünanistan egemenligine peskes cekilerek oldu bittiyle veriliyor.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Baris Anlasmasi imzalandi ama hala Antlasmalar cercevesinde Bati Trakya Türk halki bu antlasmadan hic mi hic yararlanamayarak neredeyse yok edilircesine göce zorlandi....
Simdilerdeki Bati Trakya Türk halki yasantisi haklari kapatilan okullari Müftülük secimleri Vakif malllari ve bir cok bilinen sorunlarini canli sahitleri olan bizlere yorumlamak icin birakiyoruz.
Kaptan-ı Derya: Barbaros Hayrettin Paşa
Osmanlı Devleti’nin en büyük donanma komutanı ve kaptanı Barbaros Hayrettin Paşadır. 1478 yılı civarlarında, Midilli’de doğan Barbaros Hayrettin Paşa’nın asıl adı Hızır’dır. Hayrettin adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir. Barbaros takma adının; Avrupalılarca sakalının(Barbo) kırmızı( Rosso ) olmasından yakıştırıldığı, ya da ağabeyi Baba Oruç’un adının Avrupalılarca söylenişinden ona miras kaldığı sanılmaktadır. Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden olan Hayrettin Paşa, Kaptan-ı Derya olarak Osmanlı Devletinin ilk kaptan paşası ve amirallik görevi almıştır.
1473 yılında Midilli adasında doğan Hızır’ın babası Yakup Ağa, tımarlı sipahilerindendi. Rumeli( Vardar, Yenice) kökenli olan aileye 1462’de Midilli adasının Banava köyü, tımar olarak verilmişti. Dört kardeş; İshak, Oruç, Hızır ve İlyas denizciliği seçtiler ve Barbaros kardeşler adıyla tanındılar. Beşinci ve en küçük kardeşleri Yusuf ise Midilli’den ayrılmadı. Kardeşlerin önderi Baba Oruç diye anılan Oruç Reis’ti. Barbaros kardeşler önce Akdeniz’de deniz ticareti yaptılar. Denizcilikteki becerileri ve dürüstlükleriyle ünleri Mısır’a kadar yayıldı. Bir ara Midilli’den Trablusşam’a mal götürürken Rodas’lu Saint-Jean şövalyelerinin savaş gemilerince yolları kesildi. Çarpışmada küçük kardeş İlyas öldü ve Oruç Reis ise tutsak edildi ve forsa olarak çalışmaya başladı. Rodos şövalyeleri Antalya valisi Şehzade Korkut’a fidyesi ödenmiş yüz Türk tutsağını temsil ederken kaçtı. Sultan Korkut’un korumasına girdi ve korsanlığa başladı. Korkut’un Yavuz Sultan Selim tarafından öldürülmesi ve Yavuz’un Anadolu kıyılarında korsanlığı yasaklaması üzerine, Barbaros kardeşler Akdeniz’de Cerbe adasını üs edindiler ve buradan denize açılarak birçok Hıristiyan gemisini ele geçirdiler. 1514 yılında Tunus Sultanı Muhammet’in kendilerine verdiği Halkulvad kalesini üs yaptılar.
Oruç 1517’de İspanyollardan Cezayir’i alarak Sultan unvanıyla bir Türk devleti kurdu. İshak Reis’in 31 Ocak 1518’de ölümünün ardından, İspanyollarla yapılan savaşta da Oruç Reis öldü(10 Ekim 1518). Cezayir’deki devletin başına Hızır Reis geçti ve padişaha elçiler yollayarak Cezayir’in Osmanlı buyruğuna alınmasını istedi. 15 Mayıs 1519’da Hızır Reis Cezayir Beylerbeyi payesiyle paşa oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) Akdeniz’deki Osmanlı egemenliği doruk noktasına ulaştı.
Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir emiri Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. O zamanlar Paşa’nın 18 parça kadırgası ve bir o kadar da korsan gemileri vardı. 27 Aralık 1533’te Barbaros Hayrettin Paşa’ya Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı verildi. Bu arada Cezayir’de imparatorluğun eyaleti oldu. Barbaros Hayrettin Paşa ilk olarak Koron kalesini Andrea Doria kuvvetlerinden geri aldı ve Tunus’ta egemen olan Berberi hanedanından 1534 yılında Beni-Hafs devletine son vererek Osmanlılara bağladı. Alman imparatoru V. Karl’ın Tunus’u geri alması üzerine(1535) Barbaros Balear adalarına sefer düzenleyerek bunları yakıp yıktı. 11 Mayıs 1537’de İtalya’ya sefer açan Barbaros Apuglia kıyılarını topa tuttu. Buradan Korfu’ya yöneldi ve Kiklat adalarını ele geçirdi. 1538 yazında Andrea Doria2nın gemilerini kovalayarak Kerpe ve Kaşot adalarını aldı. Barbaros’un bu sonuncu seferi üzerine Papa ve V.Karl bir birleşik Avrupa armadası oluşturdu. Barbaros Eğri boz’da iken o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki birleşik Hıristiyan donanması, Yunan Deniz’inde toplanmaya başladı. Birleşik donanmanın komutanlığına Andrea Doria getirildi. Barbaros bulunduğu İstanköy körfezinden Preveze’ye geldi ve Preveze’nin güneyindeki Arta körfezine girdi. Doria Barbaro’un körfezden çıkarak Haçlı donanmasına saldıracağına inanmıyordu.
27 Eylül1538’de Osmanlı donanması körfezden çıktı ayça biçiminde dizilerek düşmana ateş açtı. Andrea Doria Aya Mavri adası açıklarına çekildi. İki donanma 28 Eylül 1538’de da karşılaştı. Barbaros, üstün sayıdaki düşman kuvvetlerini dağıtmayı başardı ve Haçlı donanmasını kesin yenilgiye uğrattı. Venedik Osmanlı Devleti ile barış imzaladıktan sonra Osmanlı Devleti, en büyük düşmanı V.Karl bu kez de Cezayir önlerinde yeniden yenilgiye uğrattı.(24 Ekim 1541) Osmanlı Devleti, bağlaşığı Fransa Kralı I.François’nın çağrısı üzerine Alman imparatoru V.Karl’a karşı onu desteklemeyi kararlaştırdı. Nice(Nis) seferine çıkan Barbaros(1543) Nice kalesini ele geçirdi ve Toulon’da kışladı. Bir yıl üç ay süren seferden sonra İstanbul’a döndü ve çok büyük şenliklerle karşılandı.
Ünlü Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa çok sayıda denizci yetiştirmiş olup, bunların en ünlüleri Turgut Reis, Salih reis, Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis ve Kılıç Ali Reistir. XVI. yüzyılda Akdeniz’i Türk egemenliğine hediye eden Barbaros Hayrettin Paşa son seferi olan Nice seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında 4 Temmuz 1546 tarihinde 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Barbaros Hayrettin Paşanın Türbesi İstanbul Beşiktaş’tadır. Bu türbenin bulunduğu meydana Barbaros Hayrettin Paşanın bir heykeli dikilmiştir.
Kaynakça:Tarih Ansiklopedisi
“Hadi aslanlarım; hadi yiğitlerim… Gün şanlı bayrağımızı semalarda dalgalandırmak günüdür!”
Enver Paşa 16 subay ve 100 Mehmetçik’ten oluşan birliği, Bulgar zulmü altında inim inim inleyen Batı Trakya’ya yolladı Kuşçubaşı Eşref komutasında. Edirne’den yola çıkıp da Ortaköy’e geldiğinde, bin 200 kişilik Bulgar çetesince vahşi bir biçimde katledilen 400 Osmanlı köylüsünün cesediyle karşılaştı. Kuşçubaşı Eşref bir gün sonra Bulgar çetesini yakaladı; darmadağın etti; beşi subay 95 kişiyi tutsak aldı!
Bütün silahlarına da el koyduktan sonra Bulgar’ın, önüne çıkanı ezip geçerek Mestanlı ve Kırcaali ele geçirildi. Yedi düvelin baskısıyla İstanbul, Enver Paşa’ya geri çekilmesini emretti. Enver Paşa dinlemedi; Kuşçubaşı Eşref’in yanına Süleyman Askeri Bey komutasında bir askeri birlik daha yolladı. Kısa sürede Eşref ve Süleyman Askeri Beyler Gümülcine’yle İskeçe’yi de geri aldı. Düvel-i Muazzama’nın baskısı öylesine artmıştı ki, Enver Paşa durun demek zorunda kaldı. Durmak yetmiyordu ama. Adamlar, geri alınan yerlerin Bulgarlara geri verilmesini de istiyorlardı!
Bunun üzerine Batı Trakya’yı ele geçiren Kuşçubaşı Eşref ve Süleyman Askeri Beyler bir açıklama yaptı: “Bizim Osmanlı’yla hiçbir ilgimiz yoktur! Biz Garbi Trakya Müstakil Hükümetiyiz!” Bağımsız devletin yönetim biçimiyse cumhuriyetti! Devlet Başkanı Süleyman Askeri Bey, Genelkurmay Başkanı Kuşçubaşı Eşref Bey. Bayrağı ay-yıldızlı, yeşil-beyaz-siyah renklerden oluşuyordu. Sözlerini Süleyman Askeri’nin yazdığı milli marşları da vardı. Posta teşkilatı kurup pul bastılar; pasaport düzenini kurdular. Öyle herkes elini kolunu sallaya sallaya gelemeyecekti. Ama başta Rusya olmak üzere, Avrupalılar eğer bağımsız bu devlet kendini lağvetmezse, Osmanlı’nın Doğu’sunda, merkezi Van olarak Ermenistan’ı kuracaklarını açıkladılar! Sonuçta Osmanlı Hükümeti zorla masaya oturtuldu ve İstanbul Antlaşmasıyla Garbi Trakya Müstakil Hükümeti tarihin sayfalarına gömüldü kurulduktan tam 58 gün sonra!
Bu Cumhuriyet masa basinda yok edilirken birkac yil sonrada Yünanistan egemenligine peskes cekilerek oldu bittiyle veriliyor.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Baris Anlasmasi imzalandi ama hala Antlasmalar cercevesinde Bati Trakya Türk halki bu antlasmadan hic mi hic yararlanamayarak neredeyse yok edilircesine göce zorlandi....
Simdilerdeki Bati Trakya Türk halki yasantisi haklari kapatilan okullari Müftülük secimleri Vakif malllari ve bir cok bilinen sorunlarini canli sahitleri olan bizlere yorumlamak icin birakiyoruz.