“İmân, Allah’a ve meleklere ve kitâblara ve peygamberlere ve kıyâmet gününe ve hayrın şerrin Allah’ın takdiri ile, dilemesi ile olduklarına inanmakdır.”
“Müslümanlık beş şey üzerine kurulmuştur. Birincisi, Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselâmın O’nun Peygamberi olduğuna inanmak, ikincisi, her gün beş vakit namaz kılmak, üçüncüsü senede bir kerre malın kırkda birini müslüman olan fakirlere, zekât vermek, dördüncüsü Ramazan-ı şerîf ayında her gün oruç tutmak, beşincisi, Mekke-i mükerreme’ye giderek ömründe bir kere hac etmek.”
“Allah’ın kitabında ve benim sünnnetimde bulamadıklarınızı Eshâbımın sözlerinden alınız. Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidâyete kavuşursunuz. Eshâbımın birbirinden ayrılıkları rahmettir.”
“Eshâbımı incitmekte Allahü teâlâdan korkunuz. Benden sonra, onları kötü bilmeyiniz. Onları seven beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur. Onları inciten beni incitendir. Beni inciten de Allahü teâlâya eziyyet etmiş olur ki, buna azâb eder.”
“Benî İsrâil, yetmişbir fırkaya ayrılmıştı. Bunlardan yetmişi Cehenneme gidip, ancak bir fırkası kurtulmuştur. Nâsâra da yetmişiki fırkaya ayrılmıştı. Yetmişbiri Cehenneme gitmiştir. Bir zaman sonra benim ümmetim de yetmişüç kısma ayrılır. Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidip, yalnız bir fırkası kurtulur.” Eshâb-ı kirâm bu fırkanın kimler olduğunu sorduk da, “Cehennemden kurtulan fırka, benim ve Eshâbımın gittiği yolda gidenlerdir.”
“Allahü teâlâ size namazı, orucu, zekâtı farz ettiği gibi, Ebû Bekri, Ömer’i, Osman’ı ve Ali’yi sevmeyi de farz eyledi.”
Ali (radıyallahu anh) dedi ki, Resûlullah (sallâllâhü aleyhi ve sellem) bana buyurdu ki: “Benden sonra halîfe Ebû Bekir olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen (radıyallahu anh) olacaksın.”
“Önce inen kitâblar, bir harf, yani kelime idi ve bir şeyi bildirirlerdi. Kur’ân-ı kerîm yedi harf üzerine nazil oldu. Yedi Şey bildirilmektedir: Zecr, emir, helâl, harâm, muhkem, müteşabih ve misâller. Bunlardan helâli helâl biliniz! Harâmı harâm biliniz! Emir edilenleri yapınız! Yasak edilenlerden sakınınız! Misâl ve kıssa olanlardan ibret alınız. Muhkem olanlara uyunuz! Mûteşabih olanlara inanınız. Bunlara inandık. Hepsini Rabbimiz bildirmiştir, deyiniz.”
“Sözlerin en iyisi Allahü teâlânın kitabıdır. Yolların en iyisi, Muhammed aleyhisselâmın gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü bu yolda yapılan değişikliklerdir. Bid’atlerin hepsi dalâlettir, sapıklıktır.”
“Ümmetimin müctehidleri arasındaki ayrılık, rahmet-i ilâhîdir.”
“Bir müctehid âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîften bir hüküm çıkarırken, isabet ederse buna on sevab verilir. Hatâ ederse, bir sevab verilir.”
“Âdem ve bütün peygamberler benimle öğündüğü gibi ben de ümmetim içinde, soy adı Ebû Hanife, ismi Nu’man olan bir kimse ile öğünürüm ki, ümmetimin ışığı olacaktır, onları yoldan çıkmaktan, cehâlet karanlığına düşmekten koruyacaktır.”
“Bu ümmetin âlimleri iki türlü olacaktır. Birincileri ilimleri ile insanlara faydalı olacaktır. Onlardan bir karşılık beklemeyeceklerdir. Böyle olan insana denizdeki balıklar ve yeryüzündeki hayvanlar ve havadaki kuşlar duâ edeceklerdir. İlmi başkalarına faydalı olmayan, ilmini dünyâlık ele geçirmek için kullananlara kıyâmette Cehennem ateşinden yular vurulacaktır.”
“Kıyâmete yakın ilim azalır, cehâlet artar ve ilmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Câhil din adamları, kendi görüşleri ile fetva vererek fitne çıkarırlar. İnsanları doğru yoldan saptırırlar.”
“Allahü teâlânın en üstün dediği kimse dinde fakih olan kimsedir.” “İlim Çin’de de olsa alınız.” “Namaz dinin direğidir. Namaz kılan kimse dinini kuvvetlendirir.”
“Namaz kılmayan elbette dinini yıkar.”
“Namaz, mü’minin miracıdır.” “Mü’min tüccara benzer. Tüccar sermayesini kurtaramadıkça kâr edemez. Bunun gibi farzı, kılmayıp kazası olan kimse, kazâsını kılmadan nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ onun namazlarını kabul etmez.”
“Amelsiz söz kabul olmaz. Niyyetsiz amel kabul olmaz. Sünnete uygun olmazsa hiçbiri kabul olmaz.”
“Birbirinize müslümanlığı öğretiniz. Emr-i marufu bırakır iseniz, Allahü teâlâ en kötünüzü başınıza musallat eder ve duâlarınızı kabul etmez.”
“Günâh işleyeni eliniz ile men ediniz. Buna kuvvetiniz yetmezse söz ile mâni olunuz. Bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile beğenmeyiniz. Bu ise imânın en aşağısıdır.”
“Fitne veya bid’at yayıldığı ve Eshâbım kötülendiği zamanda hakkı bilen, bilgisini müslümanlara duyursun. Hakkı, yani doğru yolu bildiği hâlde, müslümanlara duyurmayanlara Allahü teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet eylesin. Allahü teâlâ bu kimsenin farzlarını ve nafile ibâdetlerini kabul etmez.”
“Beş şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayâtın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyâda âhireti kazanmanın kıymetini, ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten evvel zenginliğin kıymetini.”
“Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnadır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenaze hizmetlerini çabuk yapmak, misafiri doyurmak, günâh yapınca hemen tevbe etmek.”
“Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp elhamdülillah diyene, yerhamükellâh diyerek cevap vermek.”
“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” buyurdu. (Bizim bildiğimiz müflis, parası, malı olmayan kimsedir) dediler. “Ümmetimden müflis şu kimsedir ki, kıyâmet günü namazları ile, oruçları ile ve zekâtları ile gelir. Fakat kimisine sövmüştür, kiminin malını almıştır, kiminin kanını akıtmıştır, kimini dövmüştür. Hepsine bunun sevablarından verilir. Haklarını ödemeden önce sevabları biterse, hak sahiplerinin günâhları alınarak buna yüklenir. Sonra Cehenneme atılır.”
“Yâ Ebâ Hüreyre! Allah’dan başka hiçbir şeye ümid bağlama! Allah’a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allahü teâlâ hazretlerinden iste! Allahü teâlânın âdeti ilâhiyyesi şöyle carî olmuştur ki, her şeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allahü teâlânın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibarettir.”
“Akıllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münacaat eder, yalvarır. Üçüncüsünde bir sanatta veya ticârette çalışıp helâl para kazanır. Dördüncüsünde istirahat eder ve mubah olan şeylerle kendisini eğlendirip harâm şeyleri yapmaz ve onlara gitmez, “
“Ticâret yapınız! Rızkın onda dokuzu ticârettedir.”
“Yarın ölecekmiş gibi âhirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâ işlerine çalışınız.”
“Dünya sizin için yaratıldı. Siz de âhiret için yaratıldınız. Âhirette ise Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur.”
“İki gün aynı hâlde bulunan” yani her gün ilerlemeyen, bir şey öğrenmeyen, aldandı ziyan etti.” Hurma ağaçlarını nasıl aşılamalarının uygun olacağını soran Eshâb-ı kirâma; “Tecrübe edin: Bir kısım ağaçları, babalarınızın usûlü ile, başka ağaçları da Yemen’de öğrendiğiniz usül ile aşılayın. Hangisi daha iyi hurma verirse, her zaman o usûl ile yapın.” buyurmuştur.
“Yabancı dil öğrenin, düşman şerrinden böyle kurtulursunuz.”
“Beş şeyi yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında oruç tutar, zevcini, anasını, babasını üzmez. Yüzünü ve saçlarını yabancı erkeklere göstermez. Dünya sıkıntılarına sabreder.”
“Müslümanların en iyisi, en faydalısı, zevcesine karşı iyi ve faydalı olandır.”
“Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emirleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız. Onlara müslümanlığı öğretmelisiniz, öğretmez iseniz mes’ûl olacaksınız.”
“Sonra yaparım diyenler helâk oldu.”
“Günahına tevbe eden hiç günâh yapmamış gibidir.”
“Şüphe edilen altını, ateşle muayene ettikleri gibi, Allahü teâlâ, insanları dertle, belâ ile imtihan eder. Bazısı belâ ateşinden hâlis olarak çıkar. Bazısı da bozuk olarak çıkar.”
“Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir.”
“Eshâbım hasta olmaz, İslâm dîni hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder, acıkmadıkça birşey yemez ve sofradan doymadan önce kalkar.”
“Allahü teâlâ harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır.”
“Vatan sevgisi imândandır.”
“Cennet ana-babanın ayağı altındadır.”
‘‘Baba hakkı için diyerek yemin etmeyiniz. Yemin, Allah ismi ile olur.”
“Kolaylaştırınız, zorluk çıkarmayınız.”
“Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan duâ, o belâ gelirken korur.”
“Aklın alâmeti nefse galip ve hâkim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti, nefse uyup Allah’tan af ve merhamet beklemektir.”
“Ben, lâ’net etmek için, insanların azâb çekmesi için gönderilmedim. Ben herkese iyilik etmek için, insanların huzura kavuşması için gönderildim.”
“İyi huyları tamamlamak, iyi ahlâkı dünyâya yaymak için gönderildim.”
“Allahı en iyi tanıyanınız ve O’ndan en çok korkanınız benim, “
“Beni ziyâret için gelip, başka bir iş yapmayarak yalnız ziyâret edene kıyâmette şefaat etmek bende hakkı olur. Bana selâm verene ben de selâm veririm.”
“Şefaatime inanmayan O’na kavuşamaz.”
“İnsanın dîni arkadaşının dîni gibidir.”
“Din bilgisi iki kısımdır: Biri kalbde olan faydalı bilgilerdir. İkincisi dil ile anlatılan zahir bilgileridir.”
“Her yüz senede bir müceddit gelir. Bu dîni kuvvetlendirir.”
“İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar kötü olur. Bu kalbdir.”
“Şirkten sakınınız. Şirk karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.”
“Zikrin en kıymetlisi (Lâ ilâhe illallah) demektir.”
“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü huy, hayratı ve hasenatı yok eder.”
“İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir.”
“Mü’min vekâr sahibi olur, yumuşak olur.”
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”
“Bir kimse Allahü teâlâya kavuşmayı severse, Allahü teâlâ da ona, kavuşmayı sever.”
“Evliya ol kimsedir ki, onlar görülünce Allah hatırlanır.”
“Fitne uykudadır. Bunu uyandırana Allah lâ’net eylesin!”
“Üç kimse imânın tadını bulur: Allah’ı ve Resûlünü (sallâllâhü aleyhi ve sellem) herşeyden daha çok sever. Yalnız Allah’ın sevdiği kimseleri sever. İmâna kavuştuktan sonra kâfir olmaktan korkması, ateşte yanmak korkusundan daha çok olur.”
“Ey eshâbım! Siz öyle bir zamanda geldiniz ki, Allahü teâlânın emirlerinden onda dokuzunu yapıp, birini yapmazsanız, helâk olursunuz. Cehenneme gidersiniz. Bir zaman gelecek ki, o zamanın mü’minleri emirlerin birini yapabilip, dokuzunu bıraksalar, Cehennemden kurtulurlar. O zamanda imânı olanlara müjdeler olsun.” “İslâmiyet garip, kimsesiz olarak başladı. Son zamanlarda başladığı gibi garip olarak geri döner. Garip olan müslümanlara müjdeler olsun.” “Müslümanlık, Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve Allahü teâlânın mahluklarına acımaktır.” Müslüman olmayan bazı meşhûrların Hazret-i Muhammed (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ve İslâm dîni hakkındaki sözleri şöyledir:
“Müslümanlık beş şey üzerine kurulmuştur. Birincisi, Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselâmın O’nun Peygamberi olduğuna inanmak, ikincisi, her gün beş vakit namaz kılmak, üçüncüsü senede bir kerre malın kırkda birini müslüman olan fakirlere, zekât vermek, dördüncüsü Ramazan-ı şerîf ayında her gün oruç tutmak, beşincisi, Mekke-i mükerreme’ye giderek ömründe bir kere hac etmek.”
“Allah’ın kitabında ve benim sünnnetimde bulamadıklarınızı Eshâbımın sözlerinden alınız. Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidâyete kavuşursunuz. Eshâbımın birbirinden ayrılıkları rahmettir.”
“Eshâbımı incitmekte Allahü teâlâdan korkunuz. Benden sonra, onları kötü bilmeyiniz. Onları seven beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur. Onları inciten beni incitendir. Beni inciten de Allahü teâlâya eziyyet etmiş olur ki, buna azâb eder.”
“Benî İsrâil, yetmişbir fırkaya ayrılmıştı. Bunlardan yetmişi Cehenneme gidip, ancak bir fırkası kurtulmuştur. Nâsâra da yetmişiki fırkaya ayrılmıştı. Yetmişbiri Cehenneme gitmiştir. Bir zaman sonra benim ümmetim de yetmişüç kısma ayrılır. Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidip, yalnız bir fırkası kurtulur.” Eshâb-ı kirâm bu fırkanın kimler olduğunu sorduk da, “Cehennemden kurtulan fırka, benim ve Eshâbımın gittiği yolda gidenlerdir.”
“Allahü teâlâ size namazı, orucu, zekâtı farz ettiği gibi, Ebû Bekri, Ömer’i, Osman’ı ve Ali’yi sevmeyi de farz eyledi.”
Ali (radıyallahu anh) dedi ki, Resûlullah (sallâllâhü aleyhi ve sellem) bana buyurdu ki: “Benden sonra halîfe Ebû Bekir olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra da sen (radıyallahu anh) olacaksın.”
“Önce inen kitâblar, bir harf, yani kelime idi ve bir şeyi bildirirlerdi. Kur’ân-ı kerîm yedi harf üzerine nazil oldu. Yedi Şey bildirilmektedir: Zecr, emir, helâl, harâm, muhkem, müteşabih ve misâller. Bunlardan helâli helâl biliniz! Harâmı harâm biliniz! Emir edilenleri yapınız! Yasak edilenlerden sakınınız! Misâl ve kıssa olanlardan ibret alınız. Muhkem olanlara uyunuz! Mûteşabih olanlara inanınız. Bunlara inandık. Hepsini Rabbimiz bildirmiştir, deyiniz.”
“Sözlerin en iyisi Allahü teâlânın kitabıdır. Yolların en iyisi, Muhammed aleyhisselâmın gösterdiği yoldur. İşlerin en kötüsü bu yolda yapılan değişikliklerdir. Bid’atlerin hepsi dalâlettir, sapıklıktır.”
“Ümmetimin müctehidleri arasındaki ayrılık, rahmet-i ilâhîdir.”
“Bir müctehid âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîften bir hüküm çıkarırken, isabet ederse buna on sevab verilir. Hatâ ederse, bir sevab verilir.”
“Âdem ve bütün peygamberler benimle öğündüğü gibi ben de ümmetim içinde, soy adı Ebû Hanife, ismi Nu’man olan bir kimse ile öğünürüm ki, ümmetimin ışığı olacaktır, onları yoldan çıkmaktan, cehâlet karanlığına düşmekten koruyacaktır.”
“Bu ümmetin âlimleri iki türlü olacaktır. Birincileri ilimleri ile insanlara faydalı olacaktır. Onlardan bir karşılık beklemeyeceklerdir. Böyle olan insana denizdeki balıklar ve yeryüzündeki hayvanlar ve havadaki kuşlar duâ edeceklerdir. İlmi başkalarına faydalı olmayan, ilmini dünyâlık ele geçirmek için kullananlara kıyâmette Cehennem ateşinden yular vurulacaktır.”
“Kıyâmete yakın ilim azalır, cehâlet artar ve ilmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Câhil din adamları, kendi görüşleri ile fetva vererek fitne çıkarırlar. İnsanları doğru yoldan saptırırlar.”
“Allahü teâlânın en üstün dediği kimse dinde fakih olan kimsedir.” “İlim Çin’de de olsa alınız.” “Namaz dinin direğidir. Namaz kılan kimse dinini kuvvetlendirir.”
“Namaz kılmayan elbette dinini yıkar.”
“Namaz, mü’minin miracıdır.” “Mü’min tüccara benzer. Tüccar sermayesini kurtaramadıkça kâr edemez. Bunun gibi farzı, kılmayıp kazası olan kimse, kazâsını kılmadan nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse kazasını ödemedikçe, Allahü teâlâ onun namazlarını kabul etmez.”
“Amelsiz söz kabul olmaz. Niyyetsiz amel kabul olmaz. Sünnete uygun olmazsa hiçbiri kabul olmaz.”
“Birbirinize müslümanlığı öğretiniz. Emr-i marufu bırakır iseniz, Allahü teâlâ en kötünüzü başınıza musallat eder ve duâlarınızı kabul etmez.”
“Günâh işleyeni eliniz ile men ediniz. Buna kuvvetiniz yetmezse söz ile mâni olunuz. Bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile beğenmeyiniz. Bu ise imânın en aşağısıdır.”
“Fitne veya bid’at yayıldığı ve Eshâbım kötülendiği zamanda hakkı bilen, bilgisini müslümanlara duyursun. Hakkı, yani doğru yolu bildiği hâlde, müslümanlara duyurmayanlara Allahü teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet eylesin. Allahü teâlâ bu kimsenin farzlarını ve nafile ibâdetlerini kabul etmez.”
“Beş şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayâtın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyâda âhireti kazanmanın kıymetini, ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten evvel zenginliğin kıymetini.”
“Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnadır. Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenaze hizmetlerini çabuk yapmak, misafiri doyurmak, günâh yapınca hemen tevbe etmek.”
“Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp elhamdülillah diyene, yerhamükellâh diyerek cevap vermek.”
“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” buyurdu. (Bizim bildiğimiz müflis, parası, malı olmayan kimsedir) dediler. “Ümmetimden müflis şu kimsedir ki, kıyâmet günü namazları ile, oruçları ile ve zekâtları ile gelir. Fakat kimisine sövmüştür, kiminin malını almıştır, kiminin kanını akıtmıştır, kimini dövmüştür. Hepsine bunun sevablarından verilir. Haklarını ödemeden önce sevabları biterse, hak sahiplerinin günâhları alınarak buna yüklenir. Sonra Cehenneme atılır.”
“Yâ Ebâ Hüreyre! Allah’dan başka hiçbir şeye ümid bağlama! Allah’a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allahü teâlâ hazretlerinden iste! Allahü teâlânın âdeti ilâhiyyesi şöyle carî olmuştur ki, her şeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allahü teâlânın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibarettir.”
“Akıllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münacaat eder, yalvarır. Üçüncüsünde bir sanatta veya ticârette çalışıp helâl para kazanır. Dördüncüsünde istirahat eder ve mubah olan şeylerle kendisini eğlendirip harâm şeyleri yapmaz ve onlara gitmez, “
“Ticâret yapınız! Rızkın onda dokuzu ticârettedir.”
“Yarın ölecekmiş gibi âhirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâ işlerine çalışınız.”
“Dünya sizin için yaratıldı. Siz de âhiret için yaratıldınız. Âhirette ise Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur.”
“İki gün aynı hâlde bulunan” yani her gün ilerlemeyen, bir şey öğrenmeyen, aldandı ziyan etti.” Hurma ağaçlarını nasıl aşılamalarının uygun olacağını soran Eshâb-ı kirâma; “Tecrübe edin: Bir kısım ağaçları, babalarınızın usûlü ile, başka ağaçları da Yemen’de öğrendiğiniz usül ile aşılayın. Hangisi daha iyi hurma verirse, her zaman o usûl ile yapın.” buyurmuştur.
“Yabancı dil öğrenin, düşman şerrinden böyle kurtulursunuz.”
“Beş şeyi yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında oruç tutar, zevcini, anasını, babasını üzmez. Yüzünü ve saçlarını yabancı erkeklere göstermez. Dünya sıkıntılarına sabreder.”
“Müslümanların en iyisi, en faydalısı, zevcesine karşı iyi ve faydalı olandır.”
“Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emirleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız. Onlara müslümanlığı öğretmelisiniz, öğretmez iseniz mes’ûl olacaksınız.”
“Sonra yaparım diyenler helâk oldu.”
“Günahına tevbe eden hiç günâh yapmamış gibidir.”
“Şüphe edilen altını, ateşle muayene ettikleri gibi, Allahü teâlâ, insanları dertle, belâ ile imtihan eder. Bazısı belâ ateşinden hâlis olarak çıkar. Bazısı da bozuk olarak çıkar.”
“Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir.”
“Eshâbım hasta olmaz, İslâm dîni hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder, acıkmadıkça birşey yemez ve sofradan doymadan önce kalkar.”
“Allahü teâlâ harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır.”
“Vatan sevgisi imândandır.”
“Cennet ana-babanın ayağı altındadır.”
‘‘Baba hakkı için diyerek yemin etmeyiniz. Yemin, Allah ismi ile olur.”
“Kolaylaştırınız, zorluk çıkarmayınız.”
“Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan duâ, o belâ gelirken korur.”
“Aklın alâmeti nefse galip ve hâkim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti, nefse uyup Allah’tan af ve merhamet beklemektir.”
“Ben, lâ’net etmek için, insanların azâb çekmesi için gönderilmedim. Ben herkese iyilik etmek için, insanların huzura kavuşması için gönderildim.”
“İyi huyları tamamlamak, iyi ahlâkı dünyâya yaymak için gönderildim.”
“Allahı en iyi tanıyanınız ve O’ndan en çok korkanınız benim, “
“Beni ziyâret için gelip, başka bir iş yapmayarak yalnız ziyâret edene kıyâmette şefaat etmek bende hakkı olur. Bana selâm verene ben de selâm veririm.”
“Şefaatime inanmayan O’na kavuşamaz.”
“İnsanın dîni arkadaşının dîni gibidir.”
“Din bilgisi iki kısımdır: Biri kalbde olan faydalı bilgilerdir. İkincisi dil ile anlatılan zahir bilgileridir.”
“Her yüz senede bir müceddit gelir. Bu dîni kuvvetlendirir.”
“İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar kötü olur. Bu kalbdir.”
“Şirkten sakınınız. Şirk karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.”
“Zikrin en kıymetlisi (Lâ ilâhe illallah) demektir.”
“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü huy, hayratı ve hasenatı yok eder.”
“İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir.”
“Mü’min vekâr sahibi olur, yumuşak olur.”
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”
“Bir kimse Allahü teâlâya kavuşmayı severse, Allahü teâlâ da ona, kavuşmayı sever.”
“Evliya ol kimsedir ki, onlar görülünce Allah hatırlanır.”
“Fitne uykudadır. Bunu uyandırana Allah lâ’net eylesin!”
“Üç kimse imânın tadını bulur: Allah’ı ve Resûlünü (sallâllâhü aleyhi ve sellem) herşeyden daha çok sever. Yalnız Allah’ın sevdiği kimseleri sever. İmâna kavuştuktan sonra kâfir olmaktan korkması, ateşte yanmak korkusundan daha çok olur.”
“Ey eshâbım! Siz öyle bir zamanda geldiniz ki, Allahü teâlânın emirlerinden onda dokuzunu yapıp, birini yapmazsanız, helâk olursunuz. Cehenneme gidersiniz. Bir zaman gelecek ki, o zamanın mü’minleri emirlerin birini yapabilip, dokuzunu bıraksalar, Cehennemden kurtulurlar. O zamanda imânı olanlara müjdeler olsun.” “İslâmiyet garip, kimsesiz olarak başladı. Son zamanlarda başladığı gibi garip olarak geri döner. Garip olan müslümanlara müjdeler olsun.” “Müslümanlık, Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve Allahü teâlânın mahluklarına acımaktır.” Müslüman olmayan bazı meşhûrların Hazret-i Muhammed (sallâllâhü aleyhi ve sellem) ve İslâm dîni hakkındaki sözleri şöyledir: