Hristiyanlığın en önemli ve basit görevlerinden birisi, inançlarının merkezinde yer alan İsa Mesih’in kimliğini ve önemini netleştirmek ve anlatmaktır. Hristiyanlar her zaman İsa Mesih’in özel birisi, diğer öğretmenlerden, din adamlarından, peygamberlerden ayıran özelliklere sahip olduğu konusunda ısrarcı olmuşlardır.
Peki İsa Mesih’i özel kılan tam olarak nedir? İncil’de İsa Mesih hangi kimliklere sahiptir?
Kutsal Kitap’ta okuduğumuz İsa Mesih’in kimliğini oluşturan bazı unsurlar vardır. Bunlar temel olarak beş tanedir: Mesih, Rab, Tanrı Oğlu, İnsan Oğlu ve Tanrı.
Bu kavramlara şimdi kısaca bakalım:
Mesih İsa
Mesih kelimesi İsa’yla sürekli yan yana kullanılan bir kelimedir. Günümüzde Mesih kelimesini İsa’nın soy ismi olarak düşünen insanlar mevcuttur. Ancak Mesih kelimesi bir sıfattır. İsa ile birlikte kullanılır.
Mesih İbranice’den gelmiş bir kelimedir ve anlamı, “meshedilmiş olan”dır. Meshedilmek Kutsal Kitap’ta, Musevilerin kralının Tanrı tarafından atanması ve bereketlenmesi eylemidir. Yani Yahudilerin kralı Tanrı tarafından atanır ve bereketlenir. Örneğin 1. Samuel 24:6’da şöyle yazar: ”Adamlarına, ‘Efendime, RAB ‘bin meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan RAB beni uzak tutsun’ dedi, ‘Çünkü o RAB ‘bin meshettiği kişidir.’ ”
Tanrı, Davut (İslami kaynakalarda Hz. Davut ya da Davut peygamber olarak geçer) aracılığıyla İsrail’de bir hanedan kurar ve Davut soyundan gelenlerin kral olması kuralı başlar. Eski Antlaşma’da, Yaratılıştan beri gelen ve sonrasında Davut soyundan, Kurtarıcı olarak gelecek olan, vaat edilmiş olan, hakkında peygamberlikler olan krala Mesih denecekti. İşte, İsa Mesih bu kavramdan dolayı kullanılır. Mesih ve Krallık kavramları birliktedir.
Yahudiler, Davut soyundan gelecek olan Mesih’in kendilerini Roma İmparatorluğu’nun baskı ve zulmünden kurtarıp Davut zamanındaki görkemli, altın çağlarına kavuşturacak bir Kral, bir Mesih bekliyorlardı. Ancak Mesih’in görevi sadece İsrail’i, Yahudileri kurtarmak değil; tüm insanlığı günahın baskısı ve zulmünden kurtarıp Tanrı’yla barıştırmaktı. Mesih savaşmaya, öldürmeye, yargılamaya değil; sevmeye, merhamet göstermeye, lütfetmeye gelmişti.
Yahudiler bekledikleri Mesih’in tutuklanmasını, yargılanmasını, cezalandırılmasını ve öldürülmesini beklemiyorlardı. İsa Mesih daha önceden bunların olması gerektiğini söylediği halde, öğrencileri de bu olayların olmasını beklemiyorlardı. Aslında İsa Mesih’ten 600 yıl öncesine gittiğimizde, Yeşaya Peygamber’in sözlerinde bu olayların olacağı ile ilgili peygamberlikleri görebiliriz:
“İnsanlarca hor görüldü, Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, Ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, Vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:3-6)
Rab / Efendi İsa
İsa Mesih’in kimliğiyle ilgili ikinci önemli sıfat Rab yani Efendi kelimesidir. Rab İbranice, efendi, ulu – yüce kişi anlamına gelir. Yeni Antlaşma’da Grekçe’de Kyrios kelimesi kullanılır ve aynı anlama gelir. İncil’de insanların İsa Mesih’e, “Efendim ya da Efendimiz” dediklerini görebilirsiniz.
Kutsal Kitap’ın birçok yerinde, bu kelime ilahi bir özellik taşır. En azından insanüstü bir kavram olarak görülür.
Eski Antlaşma’da (Tevrat, Zebur) insanlar Tanrı’nın ismini (Yahweh) kullanmaktan çekinirler. Çünkü Tanrı’nın ismini boş yer anmak günahtır. “Tanrın RAB ‘bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır.” (Mısır’dan Çıkış 20:7) Dolayısıyla Tanrı’yı anarken doğrudan ismini kullanmazlar. Tanrı için kullanmış oldukları farklı kelimeler arasında Rab de bulunur. Bundan dolayı Rab kelimesini Tanrı dışında kimse için kullanmamışlardır. 1. yüzyılda yaşamış olan Josephus, Yahudilerin Roma İmparatoru için aynı anlamına gelen Kyrios kelimesini kullanmamakta ısrarcı olduklarını anlatır. Çünkü Rab kelimesi sadece Tanrı için kullanılan bir kelimedir.
Kutsal yazılarda 6,823 kez Rab kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Bu da Rab kelimesiyle İsa Mesih’e hem efendi hem de ilahi bir tanım katıyor. Çünkü İbrahim, İshak ve Yakup’un Tanrısı olan Rab, İsa Mesih’in yaşamı, ölümü ve dirilişiyle kendini bilinir kılmıştı.
İlk Hristiyanlar İsa Mesih’in yaşamı, ölümü ve dirilişindeki kanıtlara bakıp O’nun kimliği için Rab kelimesini kullanmaktan çekinmemişlerdi. Bu, istekli, düşünülmüş, bilinçli ve kanıtlanmış bir karardı ve kaynağı İsa Mesih’in yaşamının ve hizmetinin kendisiydi. Bir öneriye, iddiaya, söylentiye değil; ama yüzde yüz deneyimden ve kanıtlardan oluşan bir söylemdir.
Tanrı Oğlu İsa
İsa Mesih için kullanılan başka bir sıfat da Tanrı Oğlu kavramıdır. Eski Antlaşma (Tevrat, Zebur)’da bu kelime daha çok doğaüstü varlıklar veya melekler için kullanılmıştır (Mezmurlar 8:6, Eyüp 38:7, Daniel 3:25). Ancak Eski Antlaşma’da Mesih için yapılan peygamberliklerde de Tanrı Oğlu kavramı kullanılmıştır. Aşağıda bazı örneklerini görebilirsiniz:
“Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını pekiştireceğim. Adıma bir tapınak kuracak olan odur. Ben de onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim. Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim.” (2. Samuel 7:12-14)
“RAB ‘bin bildirisini ilan edeceğim: Bana, “Sen benim oğlumsun” dedi, “Bugün ben sana baba oldum.” (Mezmurlar 2:7)
Burada görülüyor ki Mesih kavramı ve Tanrı Oğlu kavramı birlikte anılan kavramlardır. Buradaki Oğul kavramı bir anne – baba ilişkisinden olan çocuk anlamına gelmez. Tanrı tektir, cinsiyeti yoktur, evlenmez, çocuk sahibi olmaz. Bu bağlamda yanlış anlaşılmaları düzeltmek gerekiyor. İddia edildiği gibi Hristiyanlar, İsa Mesih’in, Baba Tanrı ve Meryem’in evliliğinden doğduğu fikrine inanmıyorlar. Böyle bir fikre tarih boyunca inanmamışlardır. Bu tamamen yanlış bir iddiadır.
İmanlılar olarak tabi ki hepimiz Tanrı çocuklarıyız. Kutsal Kitap’ta böyle geçer; ancak İsa Mesih doğrudan Tanrı’nın Oğlu olarak görülür. Bu da O yeryüzüne gelmeden önceki peygamberliklerde görülür. Pavlus, İsa Mesih için, ”Tanrı’nın tek Oğlu” der ve bizleri Tanrı’nın evlat edindiği oğullar olarak anlatır. Yuhanna İsa Mesih’e, ”Oğul” derken, imanlılara, ”çocuklar” der. Yani İsa Mesih Tanrı Oğlu, bizler Tanrı çocuklarıyız.
İncil’de İsa Mesih ve Tanrı’nın ilişkisi Baba – Oğul ilişkisi olarak anlatılır. Bu birkaç biçimde olabilir. Birincisi İsa Mesih Tanrı’ya doğrudan, “Abba” (Aramice) “Baba” diye seslenir. İkincisi, İsa Mesih, İncil’de çok net bir şekilde Tanrı Oğlu olarak adlandırılır. Üçüncüsü, İncil’de İsa Mesih’in Baba Tanrı ile olan ilişkinin derin boyutu, yakınlığı, eşsizliği, gücünü anlatmak için kullanılır.
İnsan Oğlu İsa
Çoğu Hristiyan için İnsan Oğlu kavramı Tanrı Oğlu kavramının karşıt anlamını taşır. Tanrı Oğlu İsa Mesih’in ilahi yanını vurgularken, İnsan Oğlu İsa Mesih’in insan yanını vurgular. Bu doğru olmasına rağmen bu kadar basit değildir. İnsan Oğlu kavramı (Ben Adam, yani Adem oğlu) Eski Antlaşma’da 3 şekilde geçer:
1- Hezekiel Peygamberi vurgulamak için.
2- Zamanın sonunda, kıyamette ilahi yargı için gelecek ilahi kişiden bahsetmek için.
3- Zayıf, günahkar olan insanla; kutsal, kusursuz olan Tanrı arasındaki farkı belirtmek için.
İsa Mesih’in ilahi doğası vardı, ancak yeryüzünde bizim geçtiğimiz denenmelerden geçip günahsız bir yaşam sürmesi için, kutsal lütfuyla ve alçakgönüllülüğüyle insan doğasına bürünmesi gerekiyordu. Bu denenmelerden başarılı bir şekilde geçerken, zaferini İnsan Oğlu olarak kazanıyordu. O yüzden İsa Mesih’in İnsan Oğlu doğası bizim için çok önemlidir. Bu şekilde İsa Mesih, sadakatiyle bizim düştüğümüz denenmelerden, günahsız ve hatasız bir şekilde zafer kazanmıştı ve bu bizim için örnek olmuştur.
Ancak, İnsan Oğlu kavramının çok önemli başka bir yanı daha var. Eski Antlaşma’da zamanın sonunda, kıyamet ve sonrasındaki gelecek çağ başlarken, bir yargı günü olacağı peygamberliklerde vurgulanmıştır. Bu çağın sonunda ilahi adalet için gelecek olan kişiye Eski Antlaşma’da İnsan Oğlu denmiştir. İsa Mesih bu yüzden bu kavramı kullanır. İncil’de birçok yerde İsa Mesih, tekrar görkemiyle yargılamak için geleceğini vurgular.
Tanrı İsa
Son olarak İsa’nın kimliğinin en önemli boyutu, Tanrı olmasıdır. İncil’de bu konuda birçok ayet bulunur. Bunlardan en ünlüleri Yuhanna kitabının giriş bölümündedir:
“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi . Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi .
Tanrı’nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı, dünya O’nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O’nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı’dan doğdular.
Söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini –Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük. Yahya O’na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: “ ‘Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur.”
Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. Baba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O’nu tanıttı.” (Yuhanna 1:1-18)
İsa Mesih, Tanrı’nın başlangıçtaki yaratışının, vaatlerinin, sözlerinin vücut bulmuş halidir. İsa bir öğretmen, peygamber, önder, devrimci vs. olabilir; ama kimliğinin en önemli boyutu Tanrılığıdır. Peki bu nasıl oluyor?
Hristiyanlar tek olan Tanrı’nın kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde gösterdiğine inanırlar. Bu, Hristiyanların üç tanrıya değil bir Tanrı’ya inandıklarını gösterir. Kendisini üç farklı şekilde gösteren tek bir Tanrı. Tabi ki bu Tanrı anlayışımızı zorlaştırıyor. Ancak her şeyi yaratan, zamandan ve mekandan bağımsız olan, tüm evrenin üstünde olan yaratıcı Tanrı’dan bahsettiğimizde, bunun yaratılmış olan bizler tarafından kolayca kavranılması imkansızıdır. Biz Tanrı’yı tanıyabiliriz, ancak tamamıyla kavrayamayız. Aziz Augustin şöyle der: Deus scitur melius nesciendo. “Eğer tamamıyla algılanabiliyorsa, Tanrı değildir”.
İsa Mesih, tek olan Tanrı’nın üçlü birliğin ikinci kişisi olan Oğul’dur. ”İsa Mesih görünmez Tanrı’nın görünümüdür.” (Koloseliler 1:15) Tanrı beden alıp insan olarak yeryüzüne geldi. Bunu İsa Mesih’te gerçekleştirdi. Bunu yapmasının en önemli nedeni, Tanrı’nın yarattıklarına duyduğu derin, değişmez, azalmaz sevgisidir. Yargılamak için her türlü nedeni olan adil Tanrı yargının üstünde, derin sevgisi sayesinde bizlere lütuf olsun diye mükemmel planını İsa Mesih’te gerçekleştirdi. Böylece biz bir yolculuğa başladık. Kavranamayan Tanrı’yı tamamıyla kavrayabilmemiz için, diriliş vaadiyle gelecek çağa hazırlanıyoruz.
Peki İsa Mesih’i özel kılan tam olarak nedir? İncil’de İsa Mesih hangi kimliklere sahiptir?
Kutsal Kitap’ta okuduğumuz İsa Mesih’in kimliğini oluşturan bazı unsurlar vardır. Bunlar temel olarak beş tanedir: Mesih, Rab, Tanrı Oğlu, İnsan Oğlu ve Tanrı.
Bu kavramlara şimdi kısaca bakalım:
Mesih İsa
Mesih kelimesi İsa’yla sürekli yan yana kullanılan bir kelimedir. Günümüzde Mesih kelimesini İsa’nın soy ismi olarak düşünen insanlar mevcuttur. Ancak Mesih kelimesi bir sıfattır. İsa ile birlikte kullanılır.
Mesih İbranice’den gelmiş bir kelimedir ve anlamı, “meshedilmiş olan”dır. Meshedilmek Kutsal Kitap’ta, Musevilerin kralının Tanrı tarafından atanması ve bereketlenmesi eylemidir. Yani Yahudilerin kralı Tanrı tarafından atanır ve bereketlenir. Örneğin 1. Samuel 24:6’da şöyle yazar: ”Adamlarına, ‘Efendime, RAB ‘bin meshettiği kişiye karşı böyle bir şey yapmaktan, el kaldırmaktan RAB beni uzak tutsun’ dedi, ‘Çünkü o RAB ‘bin meshettiği kişidir.’ ”
Tanrı, Davut (İslami kaynakalarda Hz. Davut ya da Davut peygamber olarak geçer) aracılığıyla İsrail’de bir hanedan kurar ve Davut soyundan gelenlerin kral olması kuralı başlar. Eski Antlaşma’da, Yaratılıştan beri gelen ve sonrasında Davut soyundan, Kurtarıcı olarak gelecek olan, vaat edilmiş olan, hakkında peygamberlikler olan krala Mesih denecekti. İşte, İsa Mesih bu kavramdan dolayı kullanılır. Mesih ve Krallık kavramları birliktedir.
Yahudiler, Davut soyundan gelecek olan Mesih’in kendilerini Roma İmparatorluğu’nun baskı ve zulmünden kurtarıp Davut zamanındaki görkemli, altın çağlarına kavuşturacak bir Kral, bir Mesih bekliyorlardı. Ancak Mesih’in görevi sadece İsrail’i, Yahudileri kurtarmak değil; tüm insanlığı günahın baskısı ve zulmünden kurtarıp Tanrı’yla barıştırmaktı. Mesih savaşmaya, öldürmeye, yargılamaya değil; sevmeye, merhamet göstermeye, lütfetmeye gelmişti.
Yahudiler bekledikleri Mesih’in tutuklanmasını, yargılanmasını, cezalandırılmasını ve öldürülmesini beklemiyorlardı. İsa Mesih daha önceden bunların olması gerektiğini söylediği halde, öğrencileri de bu olayların olmasını beklemiyorlardı. Aslında İsa Mesih’ten 600 yıl öncesine gittiğimizde, Yeşaya Peygamber’in sözlerinde bu olayların olacağı ile ilgili peygamberlikleri görebiliriz:
“İnsanlarca hor görüldü, Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, Ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, Vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:3-6)
Rab / Efendi İsa
İsa Mesih’in kimliğiyle ilgili ikinci önemli sıfat Rab yani Efendi kelimesidir. Rab İbranice, efendi, ulu – yüce kişi anlamına gelir. Yeni Antlaşma’da Grekçe’de Kyrios kelimesi kullanılır ve aynı anlama gelir. İncil’de insanların İsa Mesih’e, “Efendim ya da Efendimiz” dediklerini görebilirsiniz.
Kutsal Kitap’ın birçok yerinde, bu kelime ilahi bir özellik taşır. En azından insanüstü bir kavram olarak görülür.
Eski Antlaşma’da (Tevrat, Zebur) insanlar Tanrı’nın ismini (Yahweh) kullanmaktan çekinirler. Çünkü Tanrı’nın ismini boş yer anmak günahtır. “Tanrın RAB ‘bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır.” (Mısır’dan Çıkış 20:7) Dolayısıyla Tanrı’yı anarken doğrudan ismini kullanmazlar. Tanrı için kullanmış oldukları farklı kelimeler arasında Rab de bulunur. Bundan dolayı Rab kelimesini Tanrı dışında kimse için kullanmamışlardır. 1. yüzyılda yaşamış olan Josephus, Yahudilerin Roma İmparatoru için aynı anlamına gelen Kyrios kelimesini kullanmamakta ısrarcı olduklarını anlatır. Çünkü Rab kelimesi sadece Tanrı için kullanılan bir kelimedir.
Kutsal yazılarda 6,823 kez Rab kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Bu da Rab kelimesiyle İsa Mesih’e hem efendi hem de ilahi bir tanım katıyor. Çünkü İbrahim, İshak ve Yakup’un Tanrısı olan Rab, İsa Mesih’in yaşamı, ölümü ve dirilişiyle kendini bilinir kılmıştı.
İlk Hristiyanlar İsa Mesih’in yaşamı, ölümü ve dirilişindeki kanıtlara bakıp O’nun kimliği için Rab kelimesini kullanmaktan çekinmemişlerdi. Bu, istekli, düşünülmüş, bilinçli ve kanıtlanmış bir karardı ve kaynağı İsa Mesih’in yaşamının ve hizmetinin kendisiydi. Bir öneriye, iddiaya, söylentiye değil; ama yüzde yüz deneyimden ve kanıtlardan oluşan bir söylemdir.
Tanrı Oğlu İsa
İsa Mesih için kullanılan başka bir sıfat da Tanrı Oğlu kavramıdır. Eski Antlaşma (Tevrat, Zebur)’da bu kelime daha çok doğaüstü varlıklar veya melekler için kullanılmıştır (Mezmurlar 8:6, Eyüp 38:7, Daniel 3:25). Ancak Eski Antlaşma’da Mesih için yapılan peygamberliklerde de Tanrı Oğlu kavramı kullanılmıştır. Aşağıda bazı örneklerini görebilirsiniz:
“Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını pekiştireceğim. Adıma bir tapınak kuracak olan odur. Ben de onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim. Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim.” (2. Samuel 7:12-14)
“RAB ‘bin bildirisini ilan edeceğim: Bana, “Sen benim oğlumsun” dedi, “Bugün ben sana baba oldum.” (Mezmurlar 2:7)
Burada görülüyor ki Mesih kavramı ve Tanrı Oğlu kavramı birlikte anılan kavramlardır. Buradaki Oğul kavramı bir anne – baba ilişkisinden olan çocuk anlamına gelmez. Tanrı tektir, cinsiyeti yoktur, evlenmez, çocuk sahibi olmaz. Bu bağlamda yanlış anlaşılmaları düzeltmek gerekiyor. İddia edildiği gibi Hristiyanlar, İsa Mesih’in, Baba Tanrı ve Meryem’in evliliğinden doğduğu fikrine inanmıyorlar. Böyle bir fikre tarih boyunca inanmamışlardır. Bu tamamen yanlış bir iddiadır.
İmanlılar olarak tabi ki hepimiz Tanrı çocuklarıyız. Kutsal Kitap’ta böyle geçer; ancak İsa Mesih doğrudan Tanrı’nın Oğlu olarak görülür. Bu da O yeryüzüne gelmeden önceki peygamberliklerde görülür. Pavlus, İsa Mesih için, ”Tanrı’nın tek Oğlu” der ve bizleri Tanrı’nın evlat edindiği oğullar olarak anlatır. Yuhanna İsa Mesih’e, ”Oğul” derken, imanlılara, ”çocuklar” der. Yani İsa Mesih Tanrı Oğlu, bizler Tanrı çocuklarıyız.
İncil’de İsa Mesih ve Tanrı’nın ilişkisi Baba – Oğul ilişkisi olarak anlatılır. Bu birkaç biçimde olabilir. Birincisi İsa Mesih Tanrı’ya doğrudan, “Abba” (Aramice) “Baba” diye seslenir. İkincisi, İsa Mesih, İncil’de çok net bir şekilde Tanrı Oğlu olarak adlandırılır. Üçüncüsü, İncil’de İsa Mesih’in Baba Tanrı ile olan ilişkinin derin boyutu, yakınlığı, eşsizliği, gücünü anlatmak için kullanılır.
İnsan Oğlu İsa
Çoğu Hristiyan için İnsan Oğlu kavramı Tanrı Oğlu kavramının karşıt anlamını taşır. Tanrı Oğlu İsa Mesih’in ilahi yanını vurgularken, İnsan Oğlu İsa Mesih’in insan yanını vurgular. Bu doğru olmasına rağmen bu kadar basit değildir. İnsan Oğlu kavramı (Ben Adam, yani Adem oğlu) Eski Antlaşma’da 3 şekilde geçer:
1- Hezekiel Peygamberi vurgulamak için.
2- Zamanın sonunda, kıyamette ilahi yargı için gelecek ilahi kişiden bahsetmek için.
3- Zayıf, günahkar olan insanla; kutsal, kusursuz olan Tanrı arasındaki farkı belirtmek için.
İsa Mesih’in ilahi doğası vardı, ancak yeryüzünde bizim geçtiğimiz denenmelerden geçip günahsız bir yaşam sürmesi için, kutsal lütfuyla ve alçakgönüllülüğüyle insan doğasına bürünmesi gerekiyordu. Bu denenmelerden başarılı bir şekilde geçerken, zaferini İnsan Oğlu olarak kazanıyordu. O yüzden İsa Mesih’in İnsan Oğlu doğası bizim için çok önemlidir. Bu şekilde İsa Mesih, sadakatiyle bizim düştüğümüz denenmelerden, günahsız ve hatasız bir şekilde zafer kazanmıştı ve bu bizim için örnek olmuştur.
Ancak, İnsan Oğlu kavramının çok önemli başka bir yanı daha var. Eski Antlaşma’da zamanın sonunda, kıyamet ve sonrasındaki gelecek çağ başlarken, bir yargı günü olacağı peygamberliklerde vurgulanmıştır. Bu çağın sonunda ilahi adalet için gelecek olan kişiye Eski Antlaşma’da İnsan Oğlu denmiştir. İsa Mesih bu yüzden bu kavramı kullanır. İncil’de birçok yerde İsa Mesih, tekrar görkemiyle yargılamak için geleceğini vurgular.
Tanrı İsa
Son olarak İsa’nın kimliğinin en önemli boyutu, Tanrı olmasıdır. İncil’de bu konuda birçok ayet bulunur. Bunlardan en ünlüleri Yuhanna kitabının giriş bölümündedir:
“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi . Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Karanlık onu alt edemedi .
Tanrı’nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı. Tanıklık amacıyla, ışığa tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman etsin diye geldi. Kendisi ışık değildi, ama ışığa tanıklık etmeye geldi. Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. O, dünyadaydı, dünya O’nun aracılığıyla var oldu, ama dünya O’nu tanımadı. Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı O’nu kabul etmedi. Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı’dan doğdular.
Söz, insan olup aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini –Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüceliğini– gördük. Yahya O’na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: “ ‘Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur.”
Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. Baba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O’nu tanıttı.” (Yuhanna 1:1-18)
İsa Mesih, Tanrı’nın başlangıçtaki yaratışının, vaatlerinin, sözlerinin vücut bulmuş halidir. İsa bir öğretmen, peygamber, önder, devrimci vs. olabilir; ama kimliğinin en önemli boyutu Tanrılığıdır. Peki bu nasıl oluyor?
Hristiyanlar tek olan Tanrı’nın kendini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh şeklinde gösterdiğine inanırlar. Bu, Hristiyanların üç tanrıya değil bir Tanrı’ya inandıklarını gösterir. Kendisini üç farklı şekilde gösteren tek bir Tanrı. Tabi ki bu Tanrı anlayışımızı zorlaştırıyor. Ancak her şeyi yaratan, zamandan ve mekandan bağımsız olan, tüm evrenin üstünde olan yaratıcı Tanrı’dan bahsettiğimizde, bunun yaratılmış olan bizler tarafından kolayca kavranılması imkansızıdır. Biz Tanrı’yı tanıyabiliriz, ancak tamamıyla kavrayamayız. Aziz Augustin şöyle der: Deus scitur melius nesciendo. “Eğer tamamıyla algılanabiliyorsa, Tanrı değildir”.
İsa Mesih, tek olan Tanrı’nın üçlü birliğin ikinci kişisi olan Oğul’dur. ”İsa Mesih görünmez Tanrı’nın görünümüdür.” (Koloseliler 1:15) Tanrı beden alıp insan olarak yeryüzüne geldi. Bunu İsa Mesih’te gerçekleştirdi. Bunu yapmasının en önemli nedeni, Tanrı’nın yarattıklarına duyduğu derin, değişmez, azalmaz sevgisidir. Yargılamak için her türlü nedeni olan adil Tanrı yargının üstünde, derin sevgisi sayesinde bizlere lütuf olsun diye mükemmel planını İsa Mesih’te gerçekleştirdi. Böylece biz bir yolculuğa başladık. Kavranamayan Tanrı’yı tamamıyla kavrayabilmemiz için, diriliş vaadiyle gelecek çağa hazırlanıyoruz.